Hutbenin en sonunda imam tarafından okunan hutbe mekruh mudur?

Soru: Cuma namazında okunan hutbenin sonunda imam tarafından dile getirilen ve cemaatinde sesli bir şekilde iştirak ettikleri dua mekruh değil midir?  Eğer mekruh ise böyle bir dua neden yapılmaktadır?  

Cevap: Öncelikle Mezheplerin hutbeden anlaşılması gerekenin (rüknünün) ne olduğuna dair görüşlerini sizlere aktarmakla cevabımıza başlayalım.

-Ebû Hanîfe'ye göre hutbenin rüknü yani temel unsuru Allah'ı zikretmekten ibaret olduğu için, hutbe niyetiyle “elhamdülillah” veya “sübhânallâh” veya “lâ ilâhe illallah” demek suretiyle hutbe yerine getirilmiş olur. Fakat bu kadarla yetinilmesi mekruhtur. Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre ise hutbenin rüknü, hutbe denilecek miktarda bir zikirden ibarettir ki, bu zikrin uzunluğunun da en az teşehhüt miktarı kadar yani Tahiyyât duası kadar olması gerekir.

-İmam Mâlik'e göre hutbenin rüknü, müminlere hitaben müjdeli veya sakındırıcı ifade taşımasıdır.

-İmam Şâfiî'ye göre ise hutbenin beş rüknü vardır. Bu rükünler şunlardır: 1.Her iki hutbede (hutbenin her iki bölümünde) Allah'a hamdetmek. 2. Her iki hutbede Peygamberimize salavat getirmek. 3. Her iki hutbede takvâyı tavsiye etmek. 4. Hutbelerden birinde bir âyet okumak (âyetin birinci hutbede okunması efdaldir). 5. İkinci hutbede müminlere dua etmek.

-Hanbelîler'e göre ise hutbenin rükünleri, sonuncu hariç, Şâfiîler'deki ile aynıdır.

Hutbenin sünnetleri ise şunlardır:

1. Hatibin, hutbe için minbere kolayca ve kimseye eziyet etmeden çıkabilmesi için minbere yakın bir yerde bulunması, cumanın ilk sünnetini minberin önünde kılması. Böyle yapmaması yani mihrapta veya minbere uzak bir yerde kılması mekruhtur.

2. Hatibin minbere çıktıktan sonra cemaate dönük olarak oturması ve okunacak ezanı bu şekilde dinlemesi.

3. Ezanın, hatibin huzurunda okunması.

4. Hatibin ezandan sonra kalkıp, her iki hutbeyi ayakta okuması. Hutbenin ayakta okunmasının vâcip olduğu yönünde de görüş bulunmaktadır.

5. Hutbe okurken hatibin yüzünün cemaate dönük olması.

6. Hutbeye gizlice eûzü çektikten sonra sesli olarak Allah'a hamd ve sena ile başlaması.

7. Kelime-i şehâdet okuması ve Hz. Peygamber'e salavat getirmesi.

8. Müslümanlara nasihatte bulunması.

9. Eûzü ile Kur'an'dan bir âyet okuması.

10. Hutbeyi iki bölüm halinde yapması ve iki hutbe arasında kısa bir süre, ortalama üç âyet okuyacak kadar oturması.

11. İkinci hutbeye de birincide olduğu gibi Allah'a hamd ederek ve Hz. Peygamber'e salavat getirerek başlaması.

12. İkinci hutbede müminleri af ve mağfiret etmesi, onlara afiyet ve esenlik vermesi ve onları muzaffer kılması için Allah'a dua etmesi.

13. İkinci hutbeyi birinciye göre daha alçak sesle okuması.

14. Hutbeyi kısa tutması.

15. Hutbeyi cemaatin işitebileceği bir sesle okuması.

16. Abdestli olması ve avret yerleri örtülü bulunması. Bunların vâcip olduğu da söylenmiştir.

17. Hutbeden sonra namaz için kamet getirilmesi.

18. Cuma namazını hutbe okuyan kişinin kıldırması.

Hutbenin mekruhları ise şunlardır:

Hutbenin sünnetlerini terketmek mekruhtur. Ayrıca, hutbe okunurken konuşmak ve konuşan birini konuşmaması için uyarmak tahrîmen mekruhtur. Hatta hatip ile cemaatin dinî meselelerde soru-cevap şeklindeki konuşması dahi -Hz. Peygamber'den bu yönde bazı uygulamalar rivayet edilmekle birlikte- cami disiplinini bozacağı gerekçesiyle hoş karşılanmamıştır. Hutbe dinleyenlerin sağa sola bakmaları, selâm verip almaları da mekruhtur. Hatta Hz. Peygamber'in adı anıldığı zaman ya sessiz kalmalı ya da içinden salâtü selâm etmelidir. Hutbe esnasında namaz kılmak dahi mekruhtur.[1]

Sevgili Peygamberimizin konumuzla ilgili bizlere ulaşan hadisleri ise şöyledir. “Bir kişi güzelce abdest alır, cuma namazına gider, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, abesle iştiğal etmiş olur.”[2]

“Bir kimse cuma günü gusül abdesti alır, elinden geldiği kadar temizlenir, ya kendi özel kokusundan veya evinde bulunan güzel kokudan sürünür ve evinden çıkar, iki kişinin arasına girmez, sonra üzerine farz olan namazı kılar, imam hutbe okurken susup onu dinlerse, o cuma ile öteki  cuma arasındaki günahları bağışlanır.”[3]

“Cuma günü imâm hutbe yaparken sen (yanındaki) arkadaşına 'Sus (dinle)' desen, yine lağv (boş laf) etmiş olursun”[4]

Hutbe özellikle Cuma günü bir araya gelen Müslümanların eğitimi için ortaya konmuş olan en önemli ilkelerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hutbenin mekruhlarına genel olarak baktığımızda ortaya çıkan en temel unsur; Bu eğitimin insanlara ulaşmasını engelleyen şeyler olduğudur. Hadis-i şerifler dikkatlice incelendiği zaman “imamın hutbe okuma esnasında” yapılan işlerin, konuşmanın hatta konuşana “sus” demenin yanlış bir davranış şekli olduğu vurgulanmaktadır. Hutbenin sonunda okunan dua ise, hutbenin nasihat bölümü bittikten ve Arapça dua gerçekleştirildikten sonra yapılmaktadır. Bu durum dikkat-i nazardan kaçmamalıdır.

Bütün mezheplerin hutbe hakkında ortaya koydukları rükünlerin ortak yönlerine baktığımızda; Hutbeye elhamdülillah ile başlayıp, salat ve selam getirmekle devam edildikten sonra, Cuma namazı için toplananlara tavsiyede bulunmak ve nihayetinde dua ile sonlandırmak olduğunu görürüz. Hutbenin sonunda okunan dua ise bu işlemlerin tamamı bittikten sonra gerçekleştirilmektedir. Bu sebeple hutbenin herhangi bir rüknünü veya Sünnetini bozacak herhangi bir şeye sebebiyet vermemektedir.

Yukarıda yapmış olduğumuz açıklamalar ışığında;

1. Hutbenin rüknünü veya sünnetlerinden birine muhalif olmaması,

2. Hutbe sonunda okunan dua, asıl maksat olan müminlerin eğitimine engel olan ve bu eğitimin anlaşılmamasına sebebiyet veren unsurlardan biri olarak karşımıza çıkmaması,

3.Hutbenin sonunda (yani hutbede bütün rükünlerin ve sünnetlerin yerine getirilmesinden sonra) okunması sebepleriyle,

Hutbenin sonunda okunan dua için mekruh hükmünü vermek mümkün görülmemektedir. Fıkıh usulü açısından ise Tahrimen mekruh veya haram olmayan bir şeyin gerçekleştirilmesi ise caiz olarak hükme bağlanmıştır. Bu duayı yapmak veya yapmamak, duaya iştirak edip etmemek arasında hem görevliler, hem hem de cemaat serbesttir. Yapılıp yapılmamasında kınanma gerçekleştirilmemelidir. Bu sebeple hutbenin en sonunda imam tarafından gerçekleştirilen ve cemaatinde sesli bir şekilde “amin” demesiyle iştirak ettiği bu dua hutbenin mekruhlarından biri değildir. Hutbenin en sonunda okunan dua mekruh olmadığından dolayı İmam tarafından ifa edilmesinde ve cemaatinde buna iştirak etmesinde herhangi bir sakınca yoktur.

www.guncelvaaz.com

Ahmet ÜNAL

Vaiz


 

[1] Hutbe ile ilgili fıkhi hükümler için bkz. TDV. İlmihali, İman ve İbadetler, c.I, s.299-302

[2] Müslim, Cuma 27

[3] Buhari, Cuma, 6

[4] Buhari, Cuma, 35

Tags

Yazdır   e-Posta

Diyanet İşleri Başkanlığı müktesebatına uyumlu cuma vaazlarımızı www.guncelvaaz.com internet sayfamızdan takip edebilirsiniz.

Ahmet ÜNAL

Başkanlık Vaizi