İslamın Evrenselliği

Sizden Gelen Makaleler Gösterim: 5945
Image

Ali ABAY

İl Müftü Yardımcısı

Afyonkarahisar

İSLAM'IN EVRENSELLİĞİ

Bazen iyi niyetli ve belki de bazen art niyetli insanlar tarafından islamın evrenselliği, on beş asır evvel gelmiş olan bir dinin (İslam’ın) bu günün ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamayacağı sorgulanır.

İslam’ı yeterince özümseyememiş bir takım insanların da böyle bir sorgulama karşısında zihinleri karışabilmektedir. Öyleyse durum nedir? İslam Dininin on beş asır evvel gelmiş olması bu günün ihtiyaçlarının karşılanması anlamında bir noksanlık  mı oluşturmaktadır?

Yukarıda zikredilen ayet meallerinden de anlaşılacağı gibi, Cenab-ı Hak yeryüzüne “en şerefli bir varlık”(K.Kerim.Tin-4) olarak getirdiği insanın hayatını en güzel şekilde yaşaması için de insanı  yaratıldığı günden bu güne kadar sürekli bir ölçü ile takviye etmiş,hayatını belli bir disiplin içinde yaşamasını istemiştir.

İlk insanın ayrıca ilk peygamber olduğu düşünüldüğünde bu gerçek daha iyi anlaşılır.Yeryüzünde bir tek insan bile olsa Allah bu insanın yaratılış amacı doğrultusunda bir hayat yaşamasını istemektedir.Bir başka ifadeyle ilk insandan son insana kadar bütün insanların yaratanını bilmesi  ve tanıması bunun da ötesinde yaratıcının koyduğu kurallara uymasını istemektedir.Bu husus ta yine Yüce Kitabımız K.Kerim de açıkça ifade edilmektedir.”Biz insanları ve cinleri ancak bize kulluk etmeleri için yarattık” (K.Kerim Zariyat-56 )

Rahmetinin bir eseri olarak Cenab-ı Hak her dönemde insan topluluklarına ilahi kurallar bildirmiş ve bu kurallara uyulmasını istemiştir.Dünya hayatına zaten imtihan amaçlı getirilen insanın dünya hayatına ilişkin olarak yaptıklarının karşılığı da ya sonsuz bir mükafat olarak, ya da bir ceza olarak karşılık bulacaktır.İnsanlarında hiçbir zaman “benim bu kurallardan haberim yoktu gibi bir mazereti olmayacaktır. Nitekim K.Kerimde bu husus şöyle ifade edilir: “Biz hiçbir topluluğu uyarmadan azap edici değiliz”(K.Kerim İsra-15)

İlahi mesajın ifade ettiği ve her birimizin de tecrübe ettiği gibi  dünya hayatının geçiciliği , ahiret hayatının ise ebedi oluşu  gerçeği karşısında insana düşen hayatını rasgele , ya da tesadüflere bağlı olarak yaşaması değil,daha bilgili ve bilinçli olmasıdır.Gerek kendi hayatını yaşarken ve gerekse çevresiyle olan ilişkilerinde uyacağı kurallar olduğunu bilmesi ve bu kurallar çerçevesinde hayatını anlamlandırması ve yaşaması kendisinden beklenen davranış biçimi olacaktır.

Sonuç olarak; Günlük hayatımızın çok değişik rüzgarlarla örselendiği günümüzde karşılaştığımız her olay esnasında veya bizden beklenen bir tavır karşısında başta ifade edilen A,Kerimelere de uygun olarak meseleyi Allah’a ve Peygamberine götürmek “Allah ve Rasülü bu konuda ne der?” diye sorarak ve yine onların hakemliğine tam bir teslimiyetle razı olarak bizden beklenen, Allah ve Rasulünün bizden razı olacağı bir hayatı yaşayabiliriz.

Tags
Yazdır