Adab-ı Muaşeret

وَالَّذِينَ صَبَرُواْ ابْتِغَاء وَجْهِ رَبِّهِمْ وَأَقَامُواْ الصَّلاَةَ وَأَنفَقُواْ مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرّاً وَعَلاَنِيَةً وَيَدْرَؤُونَ بِالْحَسَنَةِ السَّيِّئَةَ أُوْلَئِكَ لَهُمْ عُقْبَى الدَّارِ

Adab-ı Muaşeret Kuralları

Muhterem Müslümanlar

Dünya hayatında insanların yaşamalarını belirleyen hukuk kuralları olduğu gibi sosyal düzen kuralları mevcuttur. Bu kurallar insanların arasında bulunan ilişkileri düzenleyen ve hayatı anlamlandıran kurallardır. Sosyal hayatta ise, düzen getiren ve insanlar arasındaki ilişkileri olumlu yönde geliştiren önemli görgü kuralları vardır. Bu kurallar “Adab-ı Muaşeret” olarak adlandırılmaktadır. Adab-ı Muaşeret, “toplum içinde çeşitli kesimlerin birbirlerine karşı takınmaları gereken medeni ve ahlaki davranış tarzları ile bu hususlarda gerekli olan pratik bilgiler” anlamına gelmektedir. (TDV İslam Ansiklopedisi, “Edep”, c.X, s.413)

Kıymetli Müminler

Yüce Dinimiz, bireylerin kendi yaşantılarıyla ilgili hükümler getirdiği gibi, toplumla olan ilişkileri içinde hükümler ortaya koymakta, bu ilişkilerin en güzel şekilde devam edebilmesi için çeşitli düzenlemeler getirmektedir. Bu düzenlemeleri şöyle fade edebiliriz. Selamlaşmak, insanlar arasında affedici olabilmek, kendi evinin dışındakilere izin almadan girmemek, yürüyüşümüzde ve konuşmalarımızda orta halli olmak ve aşırıya gitmemek, yeme ve içmemizde bizlere helal olanları yiyip haram olanlara bulşmamak ve israf etmemek, yemekten önce ve sonra elleri yıkamak, kibirli olmamak, insanlar arasında laf götürüp getirmemek, kötü zanda bulunmamak, kusur araştırmamak ve gıybet etmemek, yaşadığımız toplumda duyulduğu zaman hoş karşılanmayacak lakaplarlı insanlara takmamak, somurtkanlık yerine tebessümü benimsemek, başta akrabalırımız olmak üzere komşularımızla ziyaretleşmeyi kesmemektir.

Kıymetli Kardeşlerim

Yüce Rabbimizin bizlere emretmiş olduğu ibadetler bizim kulluk vazifemizdir. Namazımız, orucumuz, zekatımız, haccımız ve diğer ibadetlerimizin hepsini yerine getirmekle mükellefiz. Bunun yanında gerçek bir Müslüman olabilmenin, ahlaken kemale erebilmenin ve ardımızdan rahmet okutabilmemizin yolu, insanlarla olan ilişkilerimize dikkat etmekten ve yanlış sayılacak hareketlere meyletmemekten, sonuç itibariyle hem Rabbimizin hem de yaşadığımız insanların bizlerden razı olacağı bir hayatı sürdürmekten geçmektedir. Yüce Rabbimiz bir ayette bu hususu şöyle ifade etmektedir. “Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.” (Rad, 13/22)

Günlük yaşayışımızda doğru hareket etmenin, hak ve hukuka riayet etmek için, Yüce Dinimizin çizmiş olduğu “Adab-ı Muaşeret” kurallarına uygun bir hayat sürdürmemiz gerekmektedir. Hutbeme hepimiz tarafından bilinen şu mısrayla son veriyorum

“Ehli irfan arasında aradım kıldım talep

Her hüner makbûl imiş illâ edep illâ edep”

Ahmet ÜNAL

Vaiz

Tags

Yazdır   e-Posta

Diyanet İşleri Başkanlığı müktesebatına uyumlu cuma vaazlarımızı www.guncelvaaz.com internet sayfamızdan takip edebilirsiniz.

Ahmet ÜNAL

Başkanlık Vaizi