Dinin İnsan Hayatındaki Önemi

Dinin İnsan Hayatındaki Önemi

İlk insandan günümüze kadar tüm insanlar vahye (Dine) muhatap olmuşlardır.İlk insan Hz.Adem’in ayrıca ilk peygamber olduğu göz önüne alındığında bu gerçek hemen anlaşılabilir.Zamanla insanlar ilahi mesajı bazen görmezden gelmişler bazen de onun hayatla ilişkisi konusunda açmazlara düşmüşlerdir.Bir insan bilerek eğer “ben herhangi bir dine inanmıyorum” diyorsa elbette ona söyleyecek bir şey yoktur.Ama “ben dindarım” diyen  yada “ben bir dine inanıyorum” diyen bir insanın da dinden ne anladığı önem arz etmektedir..Din bir insanın belli vakitlerde ve belli hadiseler karşısında sığındığı bir liman mıdır? yoksa hayatın her alanında bizzat belirleyicimidir?Dinin genel olarak hayatla ilgisi ve  alakası nedir ne olmalıdır?Bu makalemizde sadece şu ayetleri örnek alalım istedik. “Akrabaya,yoksula ve yolda kalmış yolcuya hakkını ver,fakat saçıp savurma, çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir.Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.”(K.Kerim İsra 26,27)

“Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz.Muhakkak ki Allah israf edenleri sevmez”(K.Kerim Araf-31)

İsraf ile ilgili bu ayetler acaba sadece yemek dualarında mı okunmalıdır yoksa bütün bir hayatımızla mı ilgilidir? Elbette bu ayetler sadece yemek duası olmaktan ibaret değildir.Ya da  israf sadece yemek israfından ibaret değildir.Dünya nüfusunun hızla arttığı buna mukabil başta gıda ve enerji olmak üzere imkanların gittikçe daraldığı bir geleceğe doğru yol almaktayız.Öyleyse hayatımızı ilgilendiren tüm konularda azami dikkatin gösterilmesi gerektiği önem arz etmektedir.

Dünya nüfusun 1800 lü yıllarda 980 milyon,2005 yılında 6,5 milyar,2050 yılında ise 9,3 milyar  olması beklenmektedir.İşte o zaman 60 ülkede toplam 7 milyar insanın su problemi ile karşı karşıya kalacağı tahmin edilmektedir.Her ne kadar dünyanın 2/3 su olsa da içilebilir su oranı ancak 0,3 tür.Müthiş bir çölleşme ve su sıkıntısı bizi beklemektedir.Örnek olarak Afrika’nın en büyük gölü Çad gölü tamamen kurumuştur.Afrika’da bir çok insan içme suyunu 5 km.uzaktan temin edebilmektedir.Orta Asya’da bulunan dünyanın 4. büyük gölü  olan Aral gölü ¼ oranında küçülmüştür.Yine dünyanın en önemli tuz kaynaklarından olan Konya sınırları içindeki tuz gölü son 50 yılda %50 küçülmüştür.Yine Konya sınırları içinde bulunan Beyşehir gölünün derinliği 24 m iken 9 metreye kadar düşmüştür.2030 yılında nüfusumuzun 100 milyon olması beklenmektedir.Bu durumda kişi başına düşen su tüketimi de gittikçe azalacaktır.Bu durumda tehlike henüz kapıyı çalmadan tedbir almak lazımdır. En kolay tedbirde  israfın önlenmesi ise, alışkanlıklarımızın da behemehal değişmesi gerekmektedir.Bir örnek olması bakımından mesela, İstanbul’da erkeklerin %20 günlük traş olmaktadır.Bunların da ¼ traş süresince musluğu açık tutmaktadır.Damlaya damlaya da gerçekten göl olmaktadır.Sadece bu sebeple israf edilen su miktarı 32 milyon 400 bin metre küptür ve bu miktar da İstanbul’un en önemli su kaynaklarından Alibeyköy barajındaki su miktarına eşittir.Sadece traş olurken bile israf edilen su miktarının hangi boyutlarda olduğu bütün çıplaklığıyla anlaşılmaktadır.Damlaya damlaya göl olduğu gibi, israf edildiği taktirde de damlaya damayla göl kuruyabilmektedir.

Öbür yandan Ağaç insan hayatının neredeyse her şeyi.Doğduğumuzda beşiğimiz,sofrada kaşığımız,öldüğümüzde de tabutumuzdur.Bu yüzdendir ki Peygamber efendimiz:”Kıyametin kopuyor olduğunu görseniz bile elinizde bir fidan varsa ve dikmeye muktedir iseniz onu dikiniz” ifadesiyle bu hususa dikkatlerimizi çekmektedir.Bu gün bu ifadelerin hangi manaya gediğini çok daha iyi anlıyoruz.Bir insanın oksijen ihtiyacını ancak 15-20 ağaç karşılayabiliyor.Kaldı ki ağaç sadece oksijen değildir, ağaç her şeydir.Vatan toprakları nasıl sınırda mehmetçik tarafından korunuyorsa içerde de onu ancak ağaçla koruyabiliriz, aksi halde topraklarımız ayaklarımızın altından kayar gider ve farkında  da olmayız.

Bütün bu değerlendirmeler karşısında Peygamber Efendimizin:”Akarsu kenarında bile olsanız abdest alırken suyu israf etmeyiniz” H.Şerifini daha iyi kavramış oluruz.Dini ritüellerin aynı zamanda o dinin mensuplarında hayat tarzı haline gelmesi önemlidir.Parasını ben veriyorum diyerek ne elektriği ne suyu ne de başka kaynakları sorumsuzca kullanamayız,kullanmamalıyız.Bu hem dünya gerçekleri açısından böyle ve hem de dini sorumluluklarımız açısından böyledir.”Sonra o gün, bütün nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz.”(K.Kerim Tekasür-8)

Ali ABAY

İl Müftü Yrd.

Afyonkarahisar

 Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Tags

Yazdır   e-Posta

Diyanet İşleri Başkanlığı müktesebatına uyumlu cuma vaazlarımızı www.guncelvaaz.com internet sayfamızdan takip edebilirsiniz.

Ahmet ÜNAL

Başkanlık Vaizi