Çocuklarımıza Karşı Sorumluluklarımız ve Anne Sütünün Önemi

Aile Hayatı ile İlgili Vaazlar Gösterim: 46578

İslam’da Çocukların Hakları ve Anne Sütünün Önemi

İslâm dini, her hak sahibine hakkını tam olarak ihsan eden ilâhî bir dindir. Bu haklar, varlıkların fıtratlarına, kabiliyet, ihtiyaç ve kapasitelerine göre farklılık arz ederek kendi içinde bir denge oluşturur. Nitekim insan hakları önemli bir üst başlıktır. Bunun alt başlıkları arasında ana-baba hakkı, eşlerin birbirleri üzerindeki hakları, kadın hakkı, çocuk hakkı vb. haklar vardır. Ayrıca insan haklarından başka çevreye karşı duyarlı olma noktasında çevre hakkı, hayvan hakları vb. vardır.  Yine sosyal düzende yaşam bulan insan için topluma karşı hakları, kamu hakkı vb. haklar vardır. Önemli olanda hakları ihlal etmeden her hak sahibine hakkını vermektir. İşte İslam Dini her hak sahibine hakkı veren İlahi bir dindir ve İslam Dininden başka hiçbir dinde haklar böyle kemal noktasında ele alınmamıştır. Bu haftaki vaazımızda ise çocukların üzerimizdeki hakları konu alacak ve bu hakların günümüz açısından ne kadar gerekli ve değerli olduğunu siz kıymetli cemaatimize aktarmaya çaba göstereceğiz.

Hayırlı bir nesil için hayırlı bir eş seçimi

Maddiyatın ön plana alındığı, dünyevileşmenin nerdeyse doruk noktaya çıktığı bir asırda gelecek neslimizi kurtarma adına yapmamız gereken en temel ilkelerin başında doğru bir eş seçimi gelmektedir. İnsanların kız vermedeki ilk tercihlerinin erkeğin iyi bir iş sahibi olması, kız istemede ise ilk tercihlerin vücut güzelliği olduğu bir dönemde Hz. Peygamber’in nasihatlerini mutlaka ön plana almalıyız. Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor.

عن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ: تُنْكَحُ الْمَرأةُ لارْبَعِ خِصَالِ: لِمَالِهَا، وَلِحَسَبِهَا، وَلِجَمَالِهَا، وَلِدِينِهَا. فَأظْفَرْ بِذَاتِ الْدِّينِ، تَرِبَتْ يَدَاكَ.

“Kadın dört hasleti için nikahlanır: Malı için, nesebi için, güzelliği için, dini için. Sen dindarı seç de huzur bul.” (Buharî, Nikah 15)

Her Ana-Baba Salih bir evlat istemelidir

Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette Peygamberlerin dilinden hep salih evlat vurgusu yapılmaktadır. Öncelikle bir ana-baba olarak Rabbimizden bizlere hayırlı bir evlat vermesi noktasında duada bulunmalıyız. Kur’an-ı Kerim’den bu hususla ilgili birkaç örneği sizlerle paylaşmak isterim.

وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَاهَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَالِلْمُتَّقِينَ إِمَاماً

“Onlar, "Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle” diyenlerdir. ﴾Furkan, 25/74)

هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةًطَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء

“Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi. ﴾Al-i İmran, 3/38﴿

رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ

“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.” ﴾Saffat, 37/100﴿

Çocuklarımız arasında erkek-kız ayrımı asla yapmamalıyız

Yaratan Allah’tır. Yaşatan Allah’tır. Hakkımızda neyin iyi olup neyin kötü olduğunu en iyi bilen Allah’tır. Allah (c.c.) bizim için ne vermiş ise o en hayırlıdır. Daha birçok hikmet gereği evlatlarımız arasında erkek-kız ayrımına gidemeyiz. Erkek evladı olduğunda sevinip kız evladı olduğunda üzülmek müminin davranış modeli asla olamaz. İyice inanalım ki; Yaratma Allah’a aittir ve Allah’ın bizler için verdiğine yüz ekşitmek imanımızla ilgili bir problemdir. Cahiliye döneminin günümüzde olduğunu görmek bizleri üzmektedir. Geliniz! Rabbimizin bildirdiği şu ayete yeniden iman edelim ve bu imanımızda sebat edelim.

لِلَّهِ مُلْكُالسَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ يَهَبُ لِمَنْ يَشَاءُ إِنَاثاًوَيَهَبُ لِمَن يَشَاءُ الذُّكُورَ {} أَوْ يُزَوِّجُهُمْ ذُكْرَاناً وَإِنَاثاًوَيَجْعَلُ مَن يَشَاءُ عَقِيماً إِنَّهُ عَلِيمٌ قَدِيرٌ {}

“Göklerin ve yerin mülkü (hükümranlığı) Allah'ındır. O, dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir. Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir, dilediği kimseyi de kısır yapar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla gücü yetendir. ﴾Şura, 42/ 49-50﴿

Çocuklarımız için dua etmekte bizlere bir mükellefiyettir.

Dua müminin silahıdır. Dua ibadettir. Dua Rabbi yaratan olarak bilmek O’nu sevmek O’nsuz olunamayacağının en büyük alametidir. Dua kulun aczini itiraf etmesidir. Bu bağlam ana-baba olarak bizler evlatlarımız için mutlaka hayır duada bulunmalıyız. Peygamberlerin hayatlarında birçok örneği bulunan evlatları için dua etme ilkesinin Hz. İbarahim’in dilinden sizlere aktarmak isterim.

رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِلَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُّسْلِمَةً لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَاإِنَّكَ أَنتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ

"Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın." ﴾Bakara, 2/128﴿

Çocuklarımıza nasihat etmekte onlara karşı vazifelerimizden biridir.

‘Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır’ denir. Tatlı dil, güzel lisan, iyi nasihat her insan için en değerli şeyler arasındadır. Nitekim bizlerde hep sözü güzel söyleyenleri ve iyi nasihatlerde bulunanları her zaman sevmiş ve onları hayırla yad etmişizdir. Çocuklarımızın hayatlarında iyiye yönelik bir değişim gerçekleştirmek istiyorsak onlara güzel nasihatlerde bulunmalıyız. Bu günkü vaazımızda Kur’an-ı Kerimde yer alan Lokman  (a.s.)’ın çocuğuna yaptığı nasihati siz kıymetli cemaatime aktarmak isterim.

وَإِذْ قَالَلُقْمَانُ لِابْنِهِ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللَّهِ إِنَّ الشِّرْكَلَظُلْمٌ عَظِيمٌ {}يَا بُنَيَّ إِنَّهَا إِن تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِّنْخَرْدَلٍ فَتَكُن فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَاوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ يَأْتِبِهَا اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ {} يَا بُنَيَّ أَقِمِ الصَّلَاةَ وَأْمُرْبِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنكَرِ وَاصْبِرْ عَلَى مَا أَصَابَكَ إِنَّ ذَلِكَمِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ {} وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْأَرْضِمَرَحاً إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ {} وَاقْصِدْ فِي مَشْيِكَوَاغْضُضْ مِن صَوْتِكَ إِنَّ أَنكَرَ الْأَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَمِيرِ {}

Hani Lokmân oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Yavrum! Allah'a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür."   (Lokmân öğütlerine şöyle devam etti:) "Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah en gizli şeyleri bilendir, (herşeyden) hakkıyla haberdar olandır."  "Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir." "Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez." "Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini herhalde eşeklerin sesidir!" ﴾Lokman, 31/ 13-19﴿

Çocuklarımıza güzel isim vermekte önemli haklardan biridir.

Bu konuda Hz. Ali Efendimizden aktarılan bir hadiseyi paylaşmak isterim.

“İlk oğlum doğduğunda ona “savaş” anlamında “Harb” ismini vermiştim. Allah Resulü geldi. Oğlumu bana gösterin ona hangi ismi verdiniz? dedi. Harb ismini verdik dedik. Hayır, onun ismi”güzel” anlamında”Hasen” Hasandır, dedi.( el-Edebül-Müfred, II, 180.)

Kıymetli Babalar!

Çocukların babaları üzerlerindeki haklarından biri güzel bir isim koymaktır. Az önce aktardığım rivayette olduğu üzere Peygamber Efendimiz (s.a.s.) hoş olmayan isimleri hep güzelleriyle değiştirmiştir. Bugün üzülerek görmekteyiz ki; Babalar çocuklarına hiç kimsede olmayan bir ismi vermek adına hiçbir anlamı olmayan yada anlamı müspet olamayan isimler vermektedir ki, bu durum asla kabul edilebilir bir durum değildir. Peygamberimizin ve Peygamberlerin, onarlın eşlerinin evlatlarının, Ehl-i Beyt’in, Ashabın, kendi kültürümüzde yer alan tarihi şahsiyetlerin, evliyanın, ulemanın, ariflerin çok güzel isimleri vardır. Yeni ve farklı bir isim bulma çabası yerine böyle güzel isimler vermek bizlere düşen bir vazifedir.

Çocuklarımıza ayrım yapmadan sevgi ve şefkat göstermeliyiz

Ana-babalar üzerinde önemli bir hakta çocuklara karşı duyulan sevgi ve merhamettir. Bizler bu kanuda Hz. Peygamber’i (s.a.s) örnek almalıyız.

Torunlarını öpen Rasûlüllah (s.a.s.)'ı Akra b. el-Hâbis yadırgayıp Rasûlüllah'a şöyle demişti: "Benim on çocuğum var, hiç birini öpmedim." Rasûlüllah (s.a.s.) "Merhameti olmayana merhamet edilmez." cevabını vermişlerdir. (Buhari, Edep, 18)

Önemli bir hakta, iyi bir eğitim ve öğretimdir.

Anne babalar, çocuklarını sadece yedirmek, içirmek, giydirmekle görevli değildir. Aynı zamanda onların iyi bir eğitim görmesini sağlamakla da sorumludurlar. Hz. Ali (r.a.) : “Sizler; çocuklarınızı bulunduğunuz zamana göre değil, onların bulunacağı zamana göre yetiştiriniz.” buyurmuştur. Bizlerde zamane çocukları bahanesini bırakmalıyız. Bizim zamanımıza bunlar yoktu gerekçesine sığınmamalıyız. Ancak sınırsız bir özgürlük olamayacağını da asla aklımızdan çıkarmamalıyız.

Sadece zihin dünyasının doldurulduğu bir bilgilenmeye eğitim-öğretim denemez. Bununla beraber çocuklarımızın gönül dünyalarını da iman, irfan, İslam şuuruyla doldurmalıyız.

İmkanı olanlar Çocukları için akika kurbanı kesmelidir.

Yeni doğan bebeğin başındaki ilk saçlarına akîka; bu çocuğun doğumundan yedi gün sonra başındaki tüyleri kısmen veya tamamen traş edip adını koyduktan sonra saçların ağırlığınca altın veya gümüş tasadduk etmek, Allah'u Teâlâ'ya şükür için kesilen kurbana akîka kurbanı denir.

"Resul-i Ekrem (s.a.s.} bize erkek çocuklar için iki, kız çocukları için bir koyun "akîka" olarak kurban etmemizi emretti." (İbn Mâce hadis no: 3163, Zebâih, no: 1515).

Yine Hz. Âişe validemizin rivâyetine göre, Peygamber Efendimiz (s.a.s.), torunları Hasan ile Hüseyin'in doğumlarının yedinci günü akika kurbanlarını kesmiş ve adlarını koymuştur. (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XI, 401)

Anne sütü neden önemlidir?

Anne sütü, bebeklere gereksinimi olan tüm besin öğelerini tek başına ilk altı ay sağlayabilen en iyi besindir. Anne sütü ve doğumdan sonra gelen ilk sarı süt, bebek için çok önemlidir, çünkü bebeği hastalıklara karşı korur, bebeğin ilk aşısıdır. Anne sütü bebekler için yaşamsal öneme sahip. Ayrıca annesiyle sevgi bağı kurabilmesi için en iyi iletişim yolu emzirme. Ayrıca anne sütü ileriki yaşlarında, diğer besinlerle beslenen bebeklere göre daha zeki olmalarına katkı sunar.

Anne sütü, bebeğin ilk altı ay ihtiyacı olan protein, yağ, demir, vitamin gibi her türlü besin değerine içeren ideal besin kaynağıdır. İçindeki koruyucu maddeler nedeniyle bebeği enfeksiyonlardan korur. Anne sütünün hazmı kolaydır, kaynatmak gerekmez. Daima taze, temiz ve bebeğe vermek üzere hazırdır.

Tamamen doğal olan anne sütünde bebeğin büyümesi için gerekli olan maddeler inek sütünden daha fazladır. Anne sütünde yeterli miktarda su ve vitamin bulunduğu için, çok sıcak iklimlerde bile bebeğe su vermeye ve ayrıca ilk altı ayda meyve suyuna gerek yoktur. Anne sütü alan bebekler diğer besinlerle beslenen bebeklerden daha zeki olurlar.

Anne sütü ve doğumdan sonra gelen ilk sarı süt ishal, solunum yolu enfeksiyonu gibi hastalıklardan koruyor. Anne sütü ile beslenmiş çocuklar astım, alerji, çocuk diyabeti gibi hastalıklara karşı daha dirençli oluyor ve kanser oranının daha düşük olduğu biliniyor. Anne sütünün içinde yeterli demir olduğu için, emzirilen bebeklerde kansızlık görülmez. Ayrıca anne sütü alan bebeklerde, pişik, karın ağrısı ve kabızlık daha az görülür.

Emzirme bebekle anne arasında özel sevgi bağı kurulmasını sağlar. Doğumdan hemen sonra emzirme doğum sonrası kanama miktarını azaltır. Bebeğin annesini emmesinin anneyi idrar yolu enfeksiyonlarından, meme ve yumurtalık kanserinden koruduğu bilinmektedir.

Emzirme anne ve çocuk arasında yakın sevgi dolu ilişki sağlar. Annenin duygusal açıdan tatminini sağlar. Bebek daha az ağlar. Anne bebeğine daha sevgi dolu davranır. Bebeği terk etme veya hırpalama olasılığı daha düşüktür.[1]

Kur’an-ı Kerim’de çocukların emzirilmesi gerekliliği üzerinde durulmaktadır.

Bakara süresi 233. Ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.

وَالْوَالِدَاتُ يُرْضِعْنَ أَوْلاَدَهُنَّ حَوْلَيْنِ كَامِلَيْنِ لِمَنْ أَرَادَ أَن يُتِمَّ الرَّضَاعَةَ وَعلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ لاَ تُكَلَّفُ نَفْسٌ إِلاَّ وُسْعَهَا لاَ تُضَآرَّ وَالِدَةٌ بِوَلَدِهَا وَلاَ مَوْلُودٌ لَّهُ بِوَلَدِهِ وَعَلَى الْوَارِثِ مِثْلُ ذَلِكَ فَإِنْ أَرَادَا فِصَالاً عَن تَرَاضٍ مِّنْهُمَا وَتَشَاوُرٍ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِمَا وَإِنْ أَرَدتُّمْ أَن تَسْتَرْضِعُواْ أَوْلاَدَكُمْ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِذَا سَلَّمْتُم مَّآ آتَيْتُم بِالْمَعْرُوفِ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

“Anneler, çocuklarını, emzirmenin tamamlanmasını isteyenler için tam iki yıl emzirirler. Çocuk kendisine ait olan babaya da emzirenlerin yiyecekleri ve giyecekleri geleneklere uygun olarak bir borçtur. Bununla beraber herkes ancak gücüne göre mükellef olur. Çocuğu sebebiyle bir anne de, çocuğu sebebiyle bir baba da zarara sokulmasın. Varise düşen de yine aynı borçtur. Eğer ana ve baba birbirleriyle istişare edip, her ikisinin de rızasıyla çocuğu memeden ayırmak isterlerse kendilerine bir günah yoktur. Eğer çocuklarınızı başkalarına emzirtmek isterseniz vereceğinizi güzel güzel verdikten sonra bunda da size bir günah yoktur. Bununla beraber Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah yaptıklarınızı görür.” (Bakara, 2/233)

Anne sütüyle ilgili şu hususları ön plana çıkarabiliriz.

Yüce Rabbim hepimize hayırlı evlatlar nasip eylesin. Çocuklarımızı imandan, İslam’dan, Kur’an’dan, namazdan ayırmasın. Vatanını seven, Milletine ve Ümmet-i Muhammed’e her daim güzellikler getiren evlatlar yetiştirmeyi Rabbim bizlere lütfeylesin.

Cumanız mübarek olsun. Allah’a emanet olun.

Ahmet ÜNAL

Uzman Vaiz


[1] Anne sütü hakkında genel bilgiler www.unicef.org/turkey internet sayfasından derlenmiştir.

Tags
Yazdır