İslam'da Tedbir ve Tevekkül

İslam’da Tedbir ve Tevekkül

 

مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاء فَعَلَيْهَا وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيد

 

Muhterem Müslümanlar

Tevekkül, insanın kendisine düşen vazifelerin tamamını yaptıktan sonra işin neticesinin Yaratanına bırakmasıdır. Tedbir ve tevekkül sorumluluğun gerekliliğidir. Tedbirli bir hayat içerisinde yaşayıp tevekkül bilinci içerisinde olmak, sorumluluk içerisinde olmak demektir. Sorumluluk bilinci içerisinde olmak ise, kişinin kendisine ve Rabbine karşı duyduğu saygının neticesidir.


Bir binayı sağlam yapmayan müteahhit, tarla ekimini doğru yapmayan çiftçi, kendine emanet edilen kamu işini zedeleyen işçi ve memur, derslerine gerektiği gibi çalışmayan öğrenci, ticaretini aldatma üzerine kurmuş tüccar ve daha nice hayat sahasında bulunan insanlar, sorumluluklarını bırakıp, gerekli çalışmayı göstermeden suçu hep başka sebeplere attıkça, dünya ve ahirette mutlu bir sonuca eremeyecektir. Sebeplere sarılmak her türlü doğru gayreti göstermek demektir.    

Değerli Kardeşlerim

Günümüzde bazı insanları, başlarına gelen kötü şeyleri kaderden bilme gibi bir yanlışlığın içine düştüğünü görmekteyiz. Evet, ister iyi bir iş olsun, ister kötü bir iş olsun her şey Allah’ın o fiili yaratmasıyla, ona ol demesiyle mümkündür. Bununla beraber şu husus unutulmamalıdır ki; Yaratan yarattığı kulunun kötü bir eylemin içerisinde olmasına razı değildir. Nitekim bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmektedir. “Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullara (zerre kadar) zulmedici değildir.”[1]

Kıymetli Müminler

Her insana çalıştığının karşılığı tas tamam verileceği Yüce Rabbi tarafından vaad edilirken, insana ne olur ki, Allah’ın emrini unutup, çalışıp çabalamayıp kendisinin ve ailesinin rızkını kazanmaz da öylece sefaletin içerisine sürüklenir. Merhum Mehmet Akif Ersoy’un

Sarılmadan en ufak bir işinde esbaba

Muvaffakiyete imkan bulur musun acaba

Dizeleriyle dile getirdiği gibi, çalışmadan gayret göstermeden, verilen imkanlar değerlendirilmeden başarıya giden sebeplere sımsıkı sarılmadan gerçek mutluluk elde edilebilir mi acaba.

Aziz Cemaat

Başımıza gelen sıkıntıların sebebini başka yerlerde arayıp, kader tartışmaların içine fazla dalmak yerine, bize sunulan her türlü tedbiri alıp sonucunu Yüce Mevla’ya bırakmak en sağlam yaşam şekli olacaktır. Hutbemize bir ayet mealiyle son verelim. “Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir.”[2]

    

 Ahmet ÜNAL

       Vaiz



[1] Fussilet, 46

[2] Nisa, 49

Tags

Yazdır   e-Posta

Diyanet İşleri Başkanlığı müktesebatına uyumlu cuma vaazlarımızı www.guncelvaaz.com internet sayfamızdan takip edebilirsiniz.

Ahmet ÜNAL

Başkanlık Vaizi