Cehennem Yolunda Arkadaşlık Yoktur (Vaaz)

Arkadaş için çiğ tavuk eti yenirmiş. Evet dünyalık anlamda insan sevdiği ve dost olarak gördüğü arkadaşı için çiğ tavuk etini yiyebilir. Ancak Ahiret yurdu için durum böyle değildir. Böyle olmamalıdır. Bugün arkadaşımız gücenmesin diye hep olumsuzlukların içerisinde bulunuyoruz. Oysaki arkadaşlık hep iyiliğe, hep iyiye götürmeli iken, günümüzde bu durum tam tersine dönmeye başladı. “Hiç mi hatırımız yok”, “bir kereyle bir şey olmaz” denilerek ilk sigaraya arkadaşımızla başlıyoruz. “Beni yarı yolda mı bırakacaksın”, “Sen daha erkek olamamışsın” gibi çok kötü laflarla zina yerlerine gençlerimiz beraber gidiyor. Bir kerelik kullanım sonucunda esrar, eroin, uyuşturucu hapları gibi birçok madde bağımlılığına arkadaşımızın sebebiyle başlıyor ve bir daha bırakamıyoruz.

Bir kadehten ne olacak ki denilerek insanlar alkolik olmuyorlar mı? Bir kerelik kullanımdan bir şey olmaz diyerek gençlerimiz esrarkeş olmuyorlar mı? Hele hele nice gençler zina tuzağına düşüp genç yaşlarında zuhrevi hastalıklara tutulup sonra da dünya hayatlarını perişan etmiyorlar mı? Bu durum çok acı bir haldir. Bu durum hepimiz tarafından iyi tahlil edilmesi gereken bir husustur. Ana-baba olarak bizlere düşen birçok sorumluluklar vardır. Bununla beraber gençlerin ise bilmesi gereken çok önemli bir husus var: Cehennem yolunda arkadaşlık yoktur.

Dünya ve ahiret arkadaşlığı hep doğrularla yapılmalıdır. Yüce Rabbimizin de bizlere tavsiyesi bu yöndedir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ

“Ey iman edenler, Allah’a karşı saygılı olun ve sadıklarla beraber bulunun!”(1) Sevgili Peygamberimizin bir hadisini sizlerle paylaşmak isterim.

وعن ابنِ مسعودٍ رضي اللَّه عنه قال : جاءَ رَجُلٌ إِلى رسولِ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فقال : يا رسول اللَّه كَيْفَ تَقُولُ في رَجُلٍ أَحبَّ قَوْماً وَلَمْ يلْحَقْ بِهِمْ ؟ فقال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « المَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ

Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve:

- Ey Allahın Resûlü, bir topluluğu seven fakat onların işlediği amelleri işleyemeyen bir insan hakkında ne buyurursunuz? dedi. Hz.  Peygamber de:

– “Kişi, sevdiği ile beraberdir” cevabını verdi.(2)

Kiminle beraber olmaya karar vereceğiz. Dünya ve ahrette hangi durumda olmaya karar vereceğiz. Allah’ın ve O’nun Resulünün razı olduğu insanlarla dostluk yapıp, doğrularla, güzel ahlaklılar ile olup mutluluk içerisinde mi olacağız, yoksa yanlış yollara sapıp dünya ve ahretimizi sıkıntıya mı uğratacağız.

Çok kıymetli genç arkadaşlarımız. İnsanı en çok aldatmaya götüren ve bu hususlarda devamlı vesvese veren Şeytan bile Cehennem yolunda hiç kimseyi tanımamaktadır. Biz “Ey Rabbimiz! Bizi bu aldattı bizde buna aldandık” desek bile bu uğraş sonuç vermeyecektir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bizlere öğüt veriyor.

وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الأَمْرُ إِنَّ اللّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدتُّكُمْ فَأَخْلَفْتُكُمْ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ إِلاَّ أَن دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي فَلاَ تَلُومُونِي وَلُومُواْ أَنفُسَكُم مَّا أَنَاْ بِمُصْرِخِكُمْ وَمَا أَنتُمْ بِمُصْرِخِيَّ إِنِّي كَفَرْتُ بِمَا أَشْرَكْتُمُونِ مِن قَبْلُ إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.”(3)

Şeytan insanı kurtaramayacak. Şeytana uyup bizleri kötü yola götüren arkadaşımız da kurtaramayacak. Bizde kendimizi kurtaramayacağız. Arkadaşımıza “Sen ne biçim arkadaşmışsın neden beni uyarmadın” desek de elden gelecek bir şey yoktur. Çünkü kendisine uyduğumuz arkadaşımız da bizim için “Sen beni neden kınıyorsun, Sen iyi olaydın da beni bu azaptan kurtaraydın” diyecektir. Dünyada dost olan arkadaşlar Cehennem yolunda küstürler. Dünyada sırdaş olan insanlar Cehennem yolunda birbirlerinin yüzlerine bakmazlar. Dünyada aralarından su geçmeyen insanlar Cehennem yolunda birbirlerine tek bir kelime bile söylemezler, söylemek istemezler. Bu ne kötü bir durumdur. Bu ne yürek burkan bir haldir. Bu ne acı bir tablodur. Kur’an-ı Kerim’de geçen bir ayeti hüzünle ve kalbimiz titreye titreye sizlere aktarmak istiyorum.

وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلاً {} يَا وَيْلَتَى لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَاناً خَلِيلاً {} لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءنِي وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنسَانِ خَذُولاً

 

“O gün zâlim olan kimse ellerini ısıracak, ah keşke ben de peygamberle beraber bir yol tutsaydım. Vay bana!. Keşke falanı dost edinmeseydim. Bana  Kur’an gelmişken, gerçekten beni ondan o saptırdı. Şeytan insanı yapayalnız, yardımcısız bırakır” diyecektir”(4)Aman Rabbim! Bizi böyle olanlardan eyleme. Aman Rabbim! Gençlerimizi, çocuklarımız neslimizi bu durumdan uzak eyle. Aman Rabbim! Aman Rabbim!

Lütfen bu öğütleri dinleyelim. Dinlemekle kalmayalım belleğimize kaydedelim. Bununla da kalmayalım, toplumda tanıdığımız böyle kimselere ulaşalım. Gönül kırmadan, incitmeden, nazik bir şekilde, asla kötü bir söz veya fiile girişmeden uyaralım. Uyarma görevimiz olduğunu unutmayalım. Sizler camiye gelip sohbet dinleyebiliyor ve bu sohbetten almış olduğunuz feyiz ile hayatınızın güzelleştirmesine yardımcı olabiliyorsunuz. Ancak buralar gelememiş, bir sohbet ortamında bulunamamış, çocukluğundan beri hep yanlış işlerle olduğundan dolayı iyi bir arkadaş edinememiş nice genç kardeşlerimiz var. Lütfen onları unutmayalım. Şu an bizleri dinleyen bütün kardeşlerimize seslenmek istiyorum. Lütfen çocuklarımızı ve gençlerimizi ihmal etmeyelim.

Arkadaş kişinin kim olduğunun, nasıl bir yaşam içerisinde olduğunun, nasıl bir ruh haleti içerisinde bulunduğunun en büyük ispatıdır. “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” ifadesi konumuzu ne güzelde açıklamaktadır. Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) tam bu noktada bir hadisini beraber hatırlayalım. Ebu Hureyre (r.a.) aktarılan bir hadiste şöyle buyuruyor, Gönüllerimizin Sultanı (s.a.s.)

وعن أبي  هريرة رضي اللَّه عنه أَن النبيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « الرَّجُلُ عَلَى دِينِ خَلِيلِهِ ، فَلْيَنْظُرْ أَحَدُكمْ مَنْ يُخَالِلُ

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İnsan, dostunun yaşayış tarzından etkilenir. O halde her biriniz  dost edineceği kişiye dikkat etsin!”(5) 

Çocuklarımızın hangi durumda olduklarını öğrenmek isteyen ana-babalar lütfen çocuklarınızın arkadaşlarına bakınız. Kiminle oturup kalkıyor. Bize çok güzel sözlerle gelebilir çocuklarımız. Çok güzel davranışlarla bizi avutabilir çocuklarımız. Onların hangi ruh halinde olduklarını, yapmış oldukları davranışların samimi mi? Veya aldatıcı mı? Olduğunun en büyük anlaşılır yanı arkadaşlarıdır. Çocuklarımızın birlikte olduğu arkadaşlar eğer ahlaki güzellikler içerisinde ise elbette bu husus çocuğumuza yansıyacaktır. Ancak kötü ahlaklı olan arkadaşlar elinde çocuklarımız, ne kadar iyi olsalar da, ne kadar kendilerine güvensek de, “benim çocuğuma bir şey olmaz” desek de zamanla kötülüğe doğru akıp gideceklerdir. Bu hususu şöyle bir benzetmeyle aktaralım. Ahlakı güzel olan bir topluluk gül bahçesine benzer. Oraya girenlere hep gül kokusu gelir. Ahlakı kötü olan topluluklar ise içerisinde pis kokuların bulunduğu bir çukura benzer. Oraya girenler iyi bile olsa üzerlerine pislik bulaşır.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimizin hadisi şerifi bizlere ne kadar güzel bir tavsiye vermektedir. Güzeller güzeli (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır.

إِنَّما مثَلُ الجلِيس الصَّالِـحِ وَجَلِيسِ السُّوءِ . كَحَامِلِ المِسْكِ ، وَنَافِخِ الْكِيرِ ، فَحامِلُ المِسْكِ ، إِمَّا أَنْ يُحْذِيَكَ ، وَإِمَّا أَنْ تَبْتَاعَ مِنْهُ وَإِمَّا أَنْ تَجِدَ مِنْهُ ريحاً طيِّبةً . ونَافخُ الكيرِ إِمَّا أَن يحْرِقَ ثيابَكَ وإمَّا أنْ تجِدَ مِنْهُ ريحاً مُنْتِنَةً

“İyi ve kötü arkadaşın hali, güzel koku satanla körük çekenin haline benzer: Misk satan, ya sana güzel kokusundan bir miktar meccanen verir ya  sen satın alırsın, ya da (hiç değilse onunla beraber olduğun sürece) güzel koku koklamış olursun. Körük çeken kimse ise, ya  elbiseni yakar ya da (en azından) körüğün kötü kokusundan rahatsız olursun.”(6)

Allah ve Resulünün razı olduğu bir arkadaşlığı gerçekleştirenler ne güzel bir hayat tarzı benimsemektedirler. Böyle olan insanlar uzakta olsalar bile birbirleri için dua ederler, birbirleri adına hep hayır isterler. Kavuşmak için, birbirini ziyaret etmek için yola çıksalar bile kendilerinin ahirettte cennete girmeleri için dua eden bir melek hazır bulunur. Bu müjdeyi biz Hz. Fahri Kâinat Efendimizin (s.a.s.) hadislerinden şöyle öğreniyoruz.

مَنْ عَادَ مَريضاً أَوْ زَار أَخاً لَهُ في اللَّه ، نَادَاهُ مُنَادٍ : بِأَنْ طِبْتَ ، وطَابَ ممْشَاكَ ، وَتَبَوَّأْتَ مِنَ الجنَّةِ  منْزِلاً

“Bir insan, bir hastanın halini hatırını sormaya gider veya Allah için sevdiği bir kişiyi ziyâret ederse, ona bir melek şöyle seslenir:

Sana ne mutlu! Güzel bir yolculuk yaptın. Kendine cennette barınak hazırladın!”(7)

Sevgili Peygamberimizden bir kıssa dinleyelim. Efendimiz şöyle anlatıyor. Bu ne güzel müjdedir. Rabbim bize de nasip eylesin.

“Adamın biri, bir başka köydeki (din) kardeşini ziyâret etmek için yola çıktı. Allah Teâlâ, adamı gözetlemek için onun yolu üzerinde bir meleği görevlendirdi. Adam meleğin yanına gelince, melek:

- Nereye gidiyorsun? dedi. Adam,

- Şu (ileriki) köyde bir din kardeşim var, onu ziyârete gidiyorum, cevabını verdi. Melek:

- O adamdan elde etmek isteğidin bir menfaatin mi var? dedi. Adam:

- Yok hayır, ben onu sırf Allah rızası için severim, onun için ziyâretine gidiyorum, dedi. Bunun üzerine melek:

- Sen onu nasıl seviyorsan Allah da seni öylece seviyor. Ben, bu müjdeyi vermek için Allah Teâlâ’nın sana gönderdiği elçisiyim, dedi.”(8)

Cehennem yolunda arkadaşlık olmaz. Olmamalı. Hiçbir günaha arkadaşımız hatırına girmemeliyiz. Sevdiklerimizi arkadaşlarımız adına üzmemeliyiz. Bize En Sevgili Olması gereken Rabbimizin isteklerin arkadaş hatırına terk etmemeli, yasaklarına arkadaş hatırına dalmamalıyız. Cehenneme giderken tanımayacağımız olana şimdiden itibar etmemeli, cennet arkadaşlığı kurmak için çaba sarf etmeliyiz. Yoksa öncelikle kendimiz kendimizi kınayacağız. Sonrada hepimiz birbirimizi kınayacağız. Keşke diyeceğiz. Keşke onunla arkadaşlık kurmasaydım. Keşke bu yola dalmasaydım. Keşke Cehennem yolcusu olmasaydım. Keşke… Keşke… Keşke… Sonu olmayan bir yol. Keşkelerin sonu gelmez. Dünyada belki keşkelerimize bir çare bulabilceğiz. Ancak ölümle karşılaşıp Ahiret yurduna gittiğimizde keşkeler bize biçare olamayacak. O zaman gelin. Dünyada çare bulalım. Yanlış arkadaşlıklarımızı terk edelim. En güzel dostluklarda buluşalım. Kahvehane köşelerinde kumar masalarında değil, Allah’ın isminin anıldığı, Efendimize salât ve selamlar getirildiği sohbet masalarında buluşalım. Aklımızı alan, bizi uyuşturan alkol, uyuşturucu maddeler yerine, muhabbetten haz alalım. Zina yolunda beraber olmak yerine, en güzel aile yaşantısı kurmak için evliliğe adım atalım. Vaazımıza başlarken söylediğimiz sözle vaazımızı sonlandırıyoruz. Siz kıymetli Cemaatimize seslenmek istiyorum. Cehennem yolunda arkadaşlık yoktur.

 

Sonuç itibariyle gayri meşru yollarda olup, Cehennem yolcusu olmak yerine, Meşru yollarda olup Cennet yolcusu olalım. Rabbim bizi sevsin. Rabbim Kendisinin sevdiği kimselerle dostluk kurmayı bize nasip etsin. Allah’a emanet olun. Cumanız mübarek olsun.

Ahmet ÜNAL

Uzman Vaiz

1.Tevbe, 9/119

2.Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 371

3.İbrahim, 14/22

4.Furkan, 25/27-29

5. Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 368

6. Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 364

7. Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 363

8. Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 362

Tags

Yazdır   e-Posta