Hayırlı İşlerle Meşgul Olmak (Vaaz)

Müslüman her zaman hayır içerisinde olmalı, şer kendisiyle beraber asla olmamalıdır. Bu husus bizlerin genel şiarı olmalıdır. Ne zaman öleceğini bilmeyen bizler için hayır içerisinde olmak kendi kârımıza değil midir? Yüce Rabbimizde (c.c.) bizlere şöyle buyurmaktadır.

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ

Ölüm sana erişinceye kadar Rabbine kulluk et!”(1)Öyle bir hayat geçirmeliyiz ki; Ölüm bize geldiğinde bizi ibadet yapıyor bulmalı. Bu durum, ancak, hep hayırlar içerisinde bir yaşam sürmekle mümkün olacaktır.

Ramazan Ayı kendisinden azami derecede istifade etmemiz gereken bir ay. Bu ay itikat açısından imanımızı kemale ulaştırabileceğimiz, ibadetlerimiz açısından kendisinden razı olunmuş ibadetleri hayatımıza aktarabileceğimiz, ahlaken en güzel ahlak ila ahlaklanabileceğimiz bir zaman dilimi. İstifade edebilenlere ne mutlu. Rabbimizin rızasına nail olanlara, Sevgili Peygamberimize (s.a.s.) doğru bir şekilde ümmet olabilenlere, insanları ve hatta yaratılan bütün canlıları incitmeyenlere ne mutlu.

Bütün varlığımızla Rabbimize yöneleceğiz. Yaratanımız böyle olmamızı istemektedir. Bir ayette şöyle buyruluyor.

وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ وَتَبَتَّلْ إِلَيْهِ تَبْتِيلاً

“Rabbinin adını an, bütün varlığınla yalnız O’na yönel!” (2)  Dünya ve ahiret mutluluğumuz için başka ne çaremiz var. Rabbimizden başka gidecek neremiz var. Dönüş onadır. Döndüğümüzde her yaptığımız ortaya konacak. Yapmış olduklarımızı yazılmış bir şekilde önümüzde bulacağız ve Kur’an’ın ifadesiyle şöyle diyeceğiz.

وَكُلَّ إِنسَانٍ أَلْزَمْنَاهُ طَآئِرَهُ فِي عُنُقِهِ وَنُخْرِجُ لَهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ كِتَاباً يَلْقَاهُ مَنشُوراً {} اقْرَأْ كَتَابَكَ كَفَى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَسِيباً

“Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. “Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter” denilecektir.”(3)

Doğruyu bulan kendi lehine doğruyu bulmamış mıdır? Sapan kendi aleyhine sapmamış mıdır? Cennet kimin içindir, Cehennem kimin için? Az önce sizlerle paylaşmış olduğumuz ayetin devamında Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.

مَّنِ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدي لِنَفْسِهِ وَمَن ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَمَا كُنَّا مُعَذِّبِينَ حَتَّى نَبْعَثَ رَسُولاً

“Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz”(4)

Yaratan Allah (c.c.) yarattığı kullar için azap edici değildir. Hayırlar içerisinde olmak isteyene yollar geniştir. Dileyen dilediği yoldan gidebilir. Şer yollar ise kısıtlı ve dardır. Kısıtlı ve dar olmasına rağmen nefsin isteği ve arzusu hep bu yönedir. Dileyen ise şer yolunu tercih edebilmektedir. Zerre miktarında hayırla uğraşan o hayrı elbette görecektir. Ancak bunun zıttı da böyle. Zerre kadar şerle meşgul olanda onu görecektir.  

Kur’an-ı Kerimde şöyle buyruluyor.

فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْراً يَرَهُ {} وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرّاً يَرَهُ

“Zerre kadar hayır işleyen, onun karşılığını (mutlaka) görür. Zerre kadar şer işleyen, onun karşılığını (mutlaka) görür.”(5)  Zerresini bile göreceğimiz şeylere ehemmiyet vermeliyiz. Çünkü önemsiz saydığımız nice şeyler yüzünden dünya hayatımızı sıkıntıya sokmaktayız. Ya Ahiret hayatımız? Ahiret hayatımız için neler yapmakta ve kendisiyle kavuşacağımız gün içi neler göndermekteyiz. Kur’an-ı Kerim’in bir ayetinde şöyle buyrulmaktadır.

وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْراً وَأَعْظَمَ أَجْراً وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

“Hayır olarak kendiniz için önceden ne gönderirseniz, onu Allah katında daha hayırlı ve mükâfatı daha büyük olarak bulursunuz.”(6)

Ramazan hayır ayı. Ramazan sadece hayır yapmamız gereken bir ay değil. Ramazan hayır yapmayı bir alışkanlık haline getirmemiz gereken bir ay. Hayırdan kastımız sadece maddi anlamda birilerine yapmış olduğumuz ayni ve nakdi yardım değil. Bununla beraber; Hayırdan kastımız, Rabbimizin bizlerden razı olacağı her şey. Sevgili Peygamberimizin Ramazan ayındaki davranış şeklini bir hadisle sizlerle paylaşmak isterim.

كان رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم إذَا دَخَلَ الْعشْرُ أحيا اللَّيْلَ، وأيقظ أهْلهْ، وجدَّ وشَدَّ المِئْزَرَ

“Ramazan ayının son on günü gelince, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleri ibadetle ihyâ eder, ailesini uyandırır, kulluğa soyunup paçaları sıvardı.”(7)

Bizimle beraber ahiret yolculuğuna çıkacak olanların hangisine en çok değer vermekteyiz. Kabir başına kadar gelecek olana mı? Kabirde bizimle beraber olacak olana mı? Bu Ramazan bu sorunun cevabını bulup hayatımıza aktarma ayı olmalıdır. Ahiret yolculuğunda bizimle kalacak olanın ne olduğunu Sevgili Peygamberimizden aktarılan bir hadiste Efendimiz (s.a.s.) şöyle öğrenmekteyiz..

يتْبعُ الميْتَ ثلاثَةٌ: أهلُهُ ومالُه وعمَلُه، فيرْجِع اثنانِ ويبْقَى واحِدٌ: يرجعُ أهلُهُ ومالُهُ، ويبقَى عملُهُ

“Ölüyü (kabre kadar) üç şey takip eder: Çoluk-çocuğu, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, biri kalır. Çoluk-çocuğu ve malı döner, ameli (kendisiyle) kalır.”(8)

Yaratanımız bizlere zulüm yapmamakta, Rahmetiyle bizlere tecelli etmekte, bizleri çokça bağışlamakta, kendisine yapmış olduğumuz kusurlara mağfiret etmektedir. Ne kadar isyan etsekte bizi rızıklandırmakta, bütün alemin güzelliklerini önümüze sunmaktadır. Artık kendimiz karar vermeliyiz. Ya hayırlar içerisinde olacağız, dünyamızı ve ahretimizi kurtaracağız. Yada hayırlar içerisinde olmayıp, yanlışlıklara, hatalara çirkinliklere, fenalıklara, günahlara, velhasıl Rabbimizin razı olmayacağı şeylere sürüklenip dünyamızı da ahretimizi de hüsrana uğratacağız.

 Bugünkü Vaazımızı bir hadisle sonlandırıyoruz. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Yüce Rabbimizden bizlere aktardığı bir kutsi hadiste Allah-u Teala (c.c.) şöyle buyurmaktadır.

“Kullarım! Ben zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. Artık birbirinize zulmetmeyiniz.

Kullarım! Benim hidâyet ettiklerim dışında hepiniz sapıtmışsınız. O halde benden hidâyet dileyin ki sizi doğruya ileteyim.

Kullarım! Benim doyurduklarım hariç, hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyin ki sizi doyurayım.

Kullarım! Benim giydirdiklerim hariç, hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki sizi giydireyim.

Kullarım! Siz gece-gündüz günah işlemektesiniz, bütün günahları afveden de yalnızca benim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım.

Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki, zarar verebilesiniz. Bana fayda vermeye gücünüz yetmez ki, fayda veresiniz.

Kullarım! Evveliniz ahiriniz, insanınız cinleriniz, en müttaki bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümde herhangi bir şey arttırmaz.

Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz, en günahkâr bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümden en küçük bir şey eksiltmez.

Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz bir yerde toplanıp benden istekte bulunacak olsalar, ben de her birine istediğini versem, bu benim mülkümden ancak, iğne denize daldırılıp çıkarıldığında denizden ne kadar eksiltebilirse işte o kadar azaltır. (Yani hiç bir şey eksiltmez.)

Kullarım! İşte sizin amelleriniz. Onları sizin için saklar, sonra onları size iâde ederim. Artık kim bir hayır bulursa Allah’a hamd etsin. Kim de hayırdan başka bir şey bulursa öz nefsinden başka kimseyi ayıplamasın.”(9)

Yüce Rabbim bizlere şuur, bilinç, idrak versin. Bu Ramazanı fırsat bilenlerden eylesin. Her daim hayırlar içerisinde olmayı, hayırlar içerisinde Rabbimize kavuşmayı nasip etsin. Geceniz mübarek olsun. Allah’a emanet olun.

www.guncelvaaz.com

Ahmet ÜNAL

Vaiz

1. Hicr, 15/99

2. Müzzemmil, 73/8

3. İsra, 17/13-14

4. İsra, 17/15

5. Zelzele, 99/7

6. Müzzemmil, 73/20

7. Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 100

8. Müslim, Zühd 5

9. Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 112

Tags

Yazdır   e-Posta