İnsanın Yaratılış Gayesi

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ

لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا  قال النبي صلي الله عليه وسلم:

İnsanın Yaratılış Gayesi

Muhterem Müslümanlar

Yüce Allah yarattığı insanlara birbirini sevme, hoşgörü ve anlayış lütfetmiştir. Kini, düşmanlığı ve nefreti yasaklamıştır. İnsan en üstün vasıflarla ve en güzel bir surette yaratılmıştır. Ayrıca bütün yaratılmışları insanın emrine vermesi Yüce Yaratıcının insanlığa ne kadar lütuf da bulunduğunun bir göstergesidir. Kur’an-ı Kerim’de “Ben cinleri ve insanları bana kulluk etmeleri için yarattım”[1] buyrulmakla insanın asıl yaratılış gayesinin de ibadet olduğu açıkça vurgulanmaktadır.

Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyuruyor. “Birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin gütmeyin. Ey Allah’ın kulları kardeş olun.”[2] İnsanoğlu nazlı bir kuş gibidir. Nasıl ki bir kuşun kanadına ağırlık bağlandığı zaman uçma fonksiyonunu gerçekleştiremezse, kin, nefret, çekememezlik, edepsizlik ve hayasızlıkla bezenmiş insanda hayatını mutlu bir şekilde devam ettirecek yaşam alanı bulamaz. Hayatta var edilmiş insanlar içinde kötü ve çirkin insan yoktur. Çeşitli nedenlerle içindeki iyilik ve güzellikleri ortaya çıkaramamış insan vardır. Mevlana ne güzel dile getiriyor. “Ey kardeş! Yalnız duyuş ve düşünüşten ibaretsin. Geri kalan sadece et ve kemiktir.”

Değerli Müminler

Karanlıklarla dolu insan hayatı ancak sevgiyle aydınlanır. Kendi hatasını görmeyip de hep şikayet dile getiren hep yargılama yoluna giden insan, bunlardan neler kazanıyor ki? İnancın temelinde yatanda sevgi ve saygı değimlidir? Kalbin alanı ayrı aklın yeri ayrı değimlidir? Kalple çözülecek duygu yoluyla halledilecek bir sorun akılla, akılla çözülecek bir alana ise duyguyu karıştırırsak sonuç ne kadar güzel olabilir?

Bize bizden yakın olan Hz. Allah vardır ve mana aleminin kapıları sabır, şükür, edep, tevazu, sevgi ve hoşgörüyle açılır. İnsan sevmek ve sevilmek için yaratılmıştır. Sevmek ise sevilmeye sebeptir. Bu itibarla insan önce sevgisini kendini yaratan Rabbine karşı göstermelidir. Allah’ı her şeyden daha çok sevmelidir ki, O’nun sevgisine, rahmetine ve mağfiretine mazhar olsun.  Ayrıca Peygamber Efendimizin Sevgisi de kalpte yer bulmalıdır. Nitekim bu durum Kur’an- Kerimde şöyle aktarılmaktadır. “Resulüm De ki; Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah’da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.”[3]

Kıymetli Kardeşlerim

Merhamet her zaman intikamdan, kinden ve nefretten daha asildir. Nitekim Yüce Yaratanımız bu hususu şöyle bildirmektedir. “İyilik ve fenalık bir değildir. Ey İman edenler kötülüğü sen en güzel şekilde sav. O zaman seninle aranda düşmanlık bulunan kişinin yakın bir dost oluverdiğini göreceksin.”[4]

Hutbemizi Yunus Emre’nin şu dörtlüğüyle bitiriyorum.

Ben gelmedim kavga için

Ben geldim sevgi için

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim

Mehmet KAMA

Mahmut Köyü Camii İmam-Hatibi/ŞUHUT         


 

[1] Zariyat, 51/56

[2] Buhari, Edep 57

[3] Al-i İmran, 3/31

[4] Fussilet, 41/34-35

Tags

Yazdır   e-Posta

Diyanet İşleri Başkanlığı müktesebatına uyumlu cuma vaazlarımızı www.guncelvaaz.com internet sayfamızdan takip edebilirsiniz.

Ahmet ÜNAL

Başkanlık Vaizi