Nasıl Bir Kardeşlik (Vaaz)

Nasıl Bir Kardeşlik (Vaaz)

İslam Müslümanlar arasında manevi bir kardeşlik tesis etmiştir. Bu kardeşlik ana-baba bir kardeşlikten daha kapsamlı tüm Müslümanları birbirlerine gönül bağıyla bağlayan bir kardeşliktir. Bu kardeşlik dünyanın neresinde, rengi, ırkı, cinsi ne olursa olsun birlik ve beraberlik içinde dipdiri bir İslam Kardeşliğidir.

İslam Kardeşliği sınır tanımaz. Sınırlar ötesinde, Filistin'de, Bangledeş'te, Myanmar'da, Mısır'da ve yüreklerin yandığı Suriye'dedir.

Sadece kendi hayatımızı önemsediğimiz bir hayat tarzımız olamaz. Sadece ibadetlerimizi yapmakla mükellefiyetlerimizi yerine getirmiş olmayacağız. İbadetlerimiz Rabbimize yaptığımız yolculuğumuzda bizim için bir aydınlıktır. Ancak kardeşlerimizin hak ve hukuklarını ihmal ve ihlal etmek bu yolculuğumuzu sekteye uğratacaktır. Her devirde muhtaç olduğumuz muhacir-ensar kardeşliğini bu çağda yeniden hatırlama ve hayata aktarma vaktinin geldiğini bilmemizi arzu ediyorum. Çünkü kamil bir müslüman olabilmenin yolu, dünya ve ahiret cennetini elde etmenin yolu Müslüman kardeşlerimizin haklarına riayet etmekledir.

Bizler Müslüman’ız. Bizler birbirimizin manevi kardeşleriyiz. Birbirimize karşı sorumluluklarımız var. Yapmamız gereken sorumluluklar olduğu gibi yapmamamız gereken sorumluluklarda var.

Peki nasıl bir kardeşlik!

Kendimiz için istediğimizi Müslüman Kardeşimiz için istememiz gereken bir kardeşlik.

Bizler Müslüman olarak bize ne yapılmasını arzu ediyorsak Müslüman kardeşimize de öyle davranmamız gerekir. Şahsımıza yapılmasını hoş karşılamadığımız bir şeyi başkasına yapmak hem insani değildir, hem de Efendimiz bundan bizleri nehyetmiştir. Bir hadislerinde Hz. Fahr-i Kainat (s.a.s) şöyle buyurmaktadır.

مَنْ أحبَّ أن يُزَحْزحَ عن النَّارِ ، ويَدْخَل الجنَّةَ ، فلتَأتِهِ منِيَّتُهُ وهُوَ يُؤمِنُ باللهِ واليَوْمِ الآخِرِ ، وَلْيَأتِ إلى النَّاسِ الذي يُحِبُّ أنْ يُؤْتَي إليْهِ

"Kim, cehennemden uzaklaştırılıp cennete konulmayı isterse, ölümünü, Allah'a ve âhirete inanmış olarak karşılasın. Bir de başkalarına karşı, kendisine nasıl davranılmasından hoşlanıyorsa öyle davransın."[1]

Müslüman Müslüman’ın manevi kardeşidir. Bu kardeşlik Yüce yaratan tarafından tesis edilmiştir. Hepinizce malum olduğu üzere Hucurat süresinde şöyle buyrulmaktadır.

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

“Şüphesiz müminler birbiri ile kardeştirler; öyle ise dargın olan kardeşlerinizin arasını düzeltin; Allah'tan sakının, umulur ki merhamet olunursunuz.”[2]

Sevgili Peygamberimiz Müslümanlar arasında bulunması gereken kardeşliği bize şöyle bildirmektedir.

المُسْلِمُ أَخُو المُسْلِمِ ، لا يظْلِمُه ، ولا يُسْلِمهُ ، منْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حاجتِهِ ، ومَنْ فَرَّج عنْ مُسْلِمٍ كُرْبةً فَرَّجَ اللَّهُ عنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يوْمَ الْقِيامَةِ ، ومَنْ ستر مُسْلِماً سَتَرهُ اللَّهُ يَوْم الْقِيَامَةِ

“Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”[3]

 

Müslüman'ın Müslüman’a yalan söylemediği, aleyhinde yalan yere şahitlik yapmadığı bir kardeşlik.

Günümüzde en çok ihlal ettiğimiz yasakların başında yalan gelmektedir. Akla gelen ilk çare yalana başvurmak gibi çok hatalı bir davranışımız var. Bu hususu ise hepimiz bilmekte ancak hayata aktaramamaktayız.

Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır.

وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَاماً

“Onlar yalan yere şahadet etmezler; faydasız bir şeye rastladıkları zaman yüz çevirip vakarla geçerler.”[4]

Sevgili Peygamberimiz ise doğru söylemenin ne kadar değerli olduğunu yalanın ise kişiye nasıl sıkıntılar getireceğini şöyle bildirmektedir.

إنًَّ الصِّدْقَ يهْدِي إلى الْبِرِّ وَإنَّ البرِّ يهْدِي إلى الجنَّةِ ، وإنَّ الرَّجُل ليَصْدُقُ حتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدّيقاً، وإنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إلى الفُجُورِ وإنَّ الفُجُورًَ يهْدِي إلى النارِ ، وإن الرجلَ ليكذبَ حَتى يُكْتبَ عنْدَ اللَّهِ كَذَّاباً

"Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık yoldan çıkmaya (fucûr) sürükler. Fucûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında  çok yalancı (kezzâb) diye yazılır".[5]