Cevap: Enflasyon, paranın satın alma gücünün zayıflaması veya para ve para hükmündeki nominal millî değerin tedavüldeki reel millî değere (mallara) oranla artması olarak tanımlanır. Enflasyon esasen, piyasadaki arz-talep dengesinin bozulması, piyasada tedavül eden paranın çoğalması, bütçe açığı gibi bilinen ve bilinmeyen birçok sebepten kaynaklanan iktisadî bir problemdir. Bununla birlikte halk dilinde “hayat pahalılığı” veya “paranın değer kaybetmesi” olarak da ifade edilir.
Günümüzde enflasyon borç ilişkisi ile enflasyon faiz ilişkisi karıştırılmakta, enflasyon borç ilişkisinde bulunan cevaz noktası enflasyon faiz ilişkisine verilmek suretiyle rahatlama sağlanmak istenmektedir. Bu sebeple her iki durumun da iyi anlaşılması gerekir.
Enflasyon borç ilişkisi enflasyon faiz ilişkisi ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken hususlardır. Enflasyon borç ilişkisinde, Vadesinde ödenmeyen para borcu veya ödünç alınan bir borç ödenirken enflasyon farkının da ödenmesi anlamına gelir ki, fazla ödeme faiz sayılmaz.
Enflasyon faiz ilişkisine gelince, Faizin Arapça’daki karşılığı ribâ olup sözlükte, “herhangi bir şeydeki artışı ve fazlalığı” ifade eder. Terim olarak ise ribâ, “borç verilen bir parayı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla veya herhangi bir borç ilişkisi ile doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacak için ek vade tanıyıp vade sonunda bu alacağı fazlalıkla geri almanın, yine bu şekilde alınan fazlalığın” genel adıdır. Bu türden şart ve uygulamaları içeren işlemlere de “faizli işlemler” denir. Türkçe’de daha çok, yine Arapça kökenli “faiz” kelimesi yaygınlık kazanmış olup genelde ribâ ile eşanlamlı olarak kullanılır.
İslam Dini Faizi haram kılmıştır. Bu yasak ise adı ne olursa olsun değişmez. Bir şahıs bir şahısla veya bir kuruluşla eğer faiz adı altında bir akit meydana getiriyorsa oran kaç olursa olsun bu faizdir ve haramdır. Bir kişi faizsiz bir akit meydana getiripte sonradan ödeyemediği bazı hususlardan dolayı kendisine faiz tahakkuk ettiriliyorsa bu yükümlülük kişiye ait değildir. Her hâlükârda, başlangıçta belirli bir miktar veya oran üzerinden garanti edilen bir fazlalığın faiz dışında mütalaa edilmesi mümkün değildir
Günümüzde bazı kuruluşlar vadeli borçlanma sonucunda ev, araba vs. olanakları vermekte ve taksitlendirmeler enflasyona bağlı artışlarla tüketiciye ödetilmektedir. Bu ödeme şekli ise, vadeli satışa gireceğinden dolayı cevaz verilebilir.
Faiz yasağını, yatırım ve üretim kredileri, konut kredisi, devlet bankası kredisi gibi bazı münferit olay ve örnekler üzerine uygulayıp, taraflara bir zararının olmadığını, aksine iki tarafa da yarar sağladığını, öyleyse helâl olması gerektiğini genel bir ilke olarak ileri sürmek de isabetli bir yol değildir. Şu hususa da çok dikkat etmek gerekir ki, Faiz alıp vermek için İslâm’ın, “Zaruretler haramları mubah kılar” ilkesini işletmek de çok sakıncalı bir yoldur.
Sonuç itibariyle, enflasyon borç ilişkisinde borç alınan şahsın veya kurumun zarara uğratılmaması noktasında enflasyon farkının borçlu olana ödemek İslam Dininin koymuş olduğu zulmetmeyiniz zulmede uğramayınız prensibine uygundur ve caizdir. Ancak enflasyon faiz ilişkisinde ise başlangıçta yapılan sözleşmelerde hangi oranda olursa olsun faiz şartı ileri sürülerek yapılan işlemlerde faiz gerçekleşir ve bu husus helal olmaz. Bu sebeple herhangi bir kuruluştan almış olduğunuz - ödeme şekliline faiz yansıtılırsa- alınan kredi faiz kapsamına gireceğinden caiz olmaz.
Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Sorular bölümünden derlenmiştir.