Yaratılanlara Yaratan tarafından verilen emir ve yasakların hepsi kendileri içindir. Emredilen şeylerin yerine getirilmesi kişilerin kendi menfaatine olduğu gibi yasaklanan şeylerden kaçınmak ise yine kişinin kedi menfaatinedir. Bu hususların hiçbirisine Yaratanımızın bir ihtiyacı yoktur. Hz. Ademle başlayan ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) ile son bulan bütün dinlerin temel hedefi insan, nihayetinde onun dünya ve ahiret mutluluğudur. Dinlerle gönderilen emir ve yasakları bu kapsamda değerlendirmek bu kavramların içerdiği manayı anlamada ve yerine getirmede şahıslara daha faydalı olacaktır.
İslam Dininde inananlardan yapılmamasının istendiği hususlara haram denmektedir. Sözlükte “yasak, memnu” anlamına gelen haram, dini bir terim olarak, kesin bir delille, açık bir şekilde yapılmaması istenen fiildir. Haram iki kısma ayrılmaktadır.
1. Haram li-aynihî. Şâriin, bizzat kendisindeki kötülük sebebiyle, baştan itibaren ve temelden haramlığına hükmettiği fiildir. Zina, hırsızlık, adam öldürme, dinen murdar sayılan eti yeme, evlenme mânii olanlarla evlenme gibi. Bu tür bir haram fiili işleyen kişi günahkâr olur ve âhirette cezaya çarptırılmayı hakeder.
2. Haram li-gayrihî. Aslında meşrû ve serbest olduğu halde, haram kılınmasını gerekli kılan geçici durumla ilgili olan fiildir. Meselâ, bayram gününde oruç tutmak böyledir. Esas itibariyle orucun kendisi meşrû bir fiildir. Fakat Allah bu fiilin bayram gününde yapılmasını haram kılmıştır. Çünkü bu günde kullar Allah'ın misafirleri sayılırlar. Bayram gününde oruç tutmak ise, böyle bir misafirliği kabullenmekten kaçınmak anlamına gelir ki, bu davranış Müslüman’a yakışmaz.[1]
Dinde asıl olan husus mübahlık yani helalliktir. Haram istisnai durumdur ve helaller karşısında sayısı oldukça azdır. Vaazımızın bu kısmında bizlere haram kılınan hususları sizlere paylaşmak istiyorum.
Zina: Meşru bir aile birlikteliği hem fert hem de toplum açısından çok önemli bir durumdur. Gayri meşru ilişkiler ise kişileri sıkıntılara sürükleyen ve neticesi hiç hoş olmayan husustur. Kur’an-ı Kerimde zina açıkça yasaklanmış, zinayı yapmak şöyle dursun zinaya yaklaşılmaması istenmiştir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.
وَلاَ تَقْرَبُواْ الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاء سَبِيلاً
Zinaya yaklaşmayın gerçekten o ‘çirkin bir hayasızlık' ve kötü bir yoldur.[2] Bir başka ayette iffetin korunmasının önemine şöyle dikkat çekilmektedir. (Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. (24/30)
Adam Öldürme: Bir insan diğer insanın yaşam hakkını elinden alamaz, almamalıdır. Haksızca bir insanın hayatını sonlandıran katil olmuş olur ki bunun sorumluluğu hem dünyada hem de ahirette çok büyüktür. Yüce Rabbimiz bizlere şöyle buyuruyor. “Bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir… Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”[3] Sadece adam öldürme değil bir cana kıyılmasının ne kadar kötü sonuçlar doğuracağını Rabbimiz bizlere şöyle bildirmektedir. Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitapta) şunu yazdık: "Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır.”[4]
Yiyeceklerde Haram: İslam Dininde bazı yiyeceklerin yenilmesi meşru görülmemiş ve haram kapsamına alınmıştır. Nitekim bu hususta Kuran-ı Kerimde şu ayetler nazil olmuştur. “Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.”[5] “Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı.”[6]
Faiz: Ticaret helal kılınmış kazanç şeklidir. Ticarette ise aldatma, haksız kazançlar, faiz haram kılınmıştır. Bu hususlarda Kuran-ı Kerimde şöyle bildirilmektedir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً عَن تَرَاضٍ مِّنكُمْ وَلاَ تَقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ
إِنَّ اللّهَ كَانَ بِكُمْ رَحِيماً
“Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir.”[7]
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَأْكُلُواْ الرِّبَا أَضْعَافاً مُّضَاعَفَةً وَاتَّقُواْ اللّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
“Ey iman edenler, faizi kat kat arttırılmış olarak yemeyin. Ve Allah'tan korkup-sakının umulur ki kurtulursunuz.”[8] Faiz (riba) yiyenler, ancak kendisini şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helal faizi ise haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim (faize) geri dönerse artık onlar ateşin halkıdır orada sürekli kalacaklardır. Allah, faizi yok eder de sadakaları arttırır. Allah, günahkar kâfirlerin hiçbirini sevmez.”[9]
Alkol ve Kumar: İnsanoğlu helalden haram çıkartmaya çok yatkındır. Nitekim alkol helal olarak verilen meyvelerden bazı işlemler gerçekleştirildikten sonra yapılan bir içecektir ki, akıl melekelerini zayıflatmakta kişinin davranışlarını bozmaktadır. Yine insanoğlu kendi emeğiyle kazanıp yemek yerine başkaların kazançlarına göz dikebilmektedir ki budu kumarı tetiklemektedir. Bir masa etrafında bir araya gelmiş birkaç insan birbirlerinin kazançlarını haksız olarak yiyebilmekte ve bu husus kendilerine Şeytan tarafından zevkli gösterilmektedir. Bu sebeple alkol ve kumar ayette birlikte zikredilmiş ikisinin de yasaklanma sebebinin aynı olduğu gözler önüne serilmiştir. Allah- Teala ayetlerde bizlere şöyle buyurmaktadır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
"Ey iman edenler! İçki, kumar, (tapınmaya mahsus) dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki muradınıza eresiniz.”[1] Aynı sürenin bir sonraki ayetinde alkollü içeceklerin insanlara vermiş olduğu zarar ve alkollü içeceklerin haram oluşunun hikmet yönü şöyle ifade edilmektedir.
إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَن ذِكْرِ اللّهِ وَعَنِ الصَّلاَةِ فَهَلْ أَنتُم مُّنتَهُونَ
“Şeytan içkide ve kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık siz (hepiniz) vazgeçtiniz değil mi?”[2]
Kuran-ı Kerimde birçok ayette bazı hususlar haram kılınmıştır. Bu ayetler şöyledir.
قُلْ تَعَالَوْاْ أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ أَلاَّ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئاً وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلاَدَكُم مِّنْ إمْلاَقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ وَلاَ تَقْرَبُواْ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالْحَقِّ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
(Ey Muhammed!) De ki: "Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. (Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Meşrû bir hak karşılığı olmadıkça Allah'ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı öldürmeyin. İşte size Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız."[10]
“De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.”[11]
“Ey iman edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir. Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz için de kadınları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah'ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz.”[12]
Haram, dinî bir kavram olup, bunu tespit ve tayin yetkisi sadece Allâh’a aittir. Bu konuda insanların yetkisi yoktur. Hz. Peygamber’in bu konudaki hadisleri, Allâh’ın koymuş olduğu hükmü açıklamaktan ibarettir. Bu nedenle İslâm âlimleri, hakkında nass bulunmayan konularda ihtiyatlı davranarak haram tabirini kullanmaktan kaçınmışlardır.[13] Kuran-ı Kerimde geçen bir ayette şöyle buyrulmaktadır. “Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak "Bu helâldir, şu da haramdır" demeyin, çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.”[14] “Bilgisizlikleri yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah'ın kendilerine verdiği rızkı, Allah'a iftira ederek (kadınlara) haram kılanlar, muhakkak ki ziyana uğramışlardır. Onlar gerçekten sapmışlardır ve doğru yolu bulacak da değillerdir.”[15]
Yüce Allah yapmış olduğu her şeye bizlerin idrak edebileceği veya edemeyeceği nice hikmetler koymuştur. Ama haramdan kaçınmak için illa bir hikmet bulmak gerekmemektedir. Allah-u Tealanın bu husustaki emri bizlere yeterlidir. Bir konu hakkında hikmet anlaşılmıyor ise o şey haram kapsamına dahil değildir demekte doğru olmayacaktır. Bu hususta Hz. Adem kıssası bizlere yol gösterici olacaktır. Nitekim Hz. Adem ve Hz. Havanın cennetten çıkarılmasının neticesi şöyle anlatılmaktadır. “Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz. Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi. Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti. Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti. (Adem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”[16] Bu sebeple haramlardan gücümüzü en üst seviyede kullanarak kaçınmaya gayret göstermeliyiz.
Allah-u Teala tarafından yasak kapsamına alınan haramlar dünyevi uhrevi kurtuluşumuz içindir. Bu vesile ile Yüce Rabbimizden yasakladığı haramlardan kaçınmayı cümlemize nasip etmesini niyaz ediyorum. Vaazımızı Rabbimizden bir tavsiye ile bitiriyoruz. “Durum böyle. Her kim, Allah'ın emir ve yasaklarına saygı gösterirse, bu, Rabbinin katında kendisi için daha hayırlıdır.”[17]
Cumanız mübarek olsun. Allah’a emanet olun.
Ahmet ÜNAL
Vaiz
[1] TDV İslam İlmihali, c.I, s.175
[2] İsra, 17/32
[3] Nisa, 4/92
[4] Maide, 5/32
[5] Bakara, 2/173
[6] Maide, 5/3
[7] Nisa, 4/29
[8] Al-i İmran, 3/130
[9] Bakara, 2/276
[10] Enam, 6/151
[11] Araf, 7/33
[12] Nisa, 4/19
[13] Dini Kavramlar Sözlüğü, DİB yayınları, “Haram” md.
[14] Nahl, 16/116
[15] Enam, 6/140
[16] Araf, 7/19-23
[17] Hac, 22/30