Yeni bir çağda Yeniden Miracımızı Yaşamak İçin
Suriye’de yüz bine yakın Müslüman kardeşimiz katledildi. Yüz binlercesi başka memleketlerde muhacir durumuna düştü. Kendilerine el uzatacak ensarlara muhtaç durumdalar. Üç aylar içinde bulunduğumuz ve yeni bir miracı karşılamak üzere olduğumuz bu Cuma gününde yeniden miracımızı gerçekleştirmenin yolunu beraberce arayalım ve beraberce bulalım.
Hz. Peygambersiz her dönem cahiliye dönemidir. Cahiliye dönemine bir güneş gibi doğan ve cahiliye dönemini medeniyet dönemine çeviren, her bir ashabı yıldızlaştıran ana unsur Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i seniyedir. 5 Haziran Çarşamba günü kavuşacağımız Miraca ilk hazırlığımız bizi değerli yapacak olana Kur’an’a ve Sünnete sarılmak olacaktır.
Bu Cuma gününde Kur’an-ı Keremden beraberce öğütler alalım. Peygamber Efendimizin Miraç mucizesinin vurgulandığı İsra süresinden öğütlerle vaazımıza başlayalım.
Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim ve ana-babana iyilikte bulunalım
لاَّ تَجْعَل مَعَ اللّهِ إِلَـهاً آخَرَ فَتَقْعُدَ مَذْمُوماً مَّخْذُولاً {}وَقَضَى رَبُّكَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً إِمَّايَبْلُغَنَّ عِندَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُل لَّهُمَاأُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلاً كَرِيماً {} وَاخْفِضْلَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِيصَغِيراً {}
“Allah'la beraber başka bir tanrı edinme, yoksa yerilmiş ve tek başına kalmış olursun.*
Rabbin, yalnız Kendisine tapmanızı ve ana babaya iyilik etmeyi buyurmuştur. Eğer ikisinden biri veya her ikisi, senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa, onlara karşı "Öf" bile demeyesin, onları azarlamayasın. İkisine de hep tatlı söz söyleyesin. Onlara acıyarak alçak gönüllülük kanatlarını ger ve: "Rabbim! Küçükken beni yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et!" de.”
Rabbimizin her halimizden haberdar olduğunun farkına varalım ve bu duruma göre yaşayalım. Yardımsever olalım, ancak saçıp savurmayalım. Tatlı dilli olalım. Ne cimri olalım, nede saçıp savuralım. Mutedil olalım. Orta yolu tutalım.
رَّبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ إِن تَكُونُواْ صَالِحِينَفَإِنَّهُ كَانَ لِلأَوَّابِينَ غَفُوراً {} وَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُوَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيراً {} إِنَّ الْمُبَذِّرِينَكَانُواْ إِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّهِ كَفُوراً {}وَإِمَّا تُعْرِضَنَّ عَنْهُمُ ابْتِغَاء رَحْمَةٍ مِّن رَّبِّكَ تَرْجُوهَا فَقُل لَّهُمْ قَوْلاًمَّيْسُوراً {} وَلاَ تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً إِلَى عُنُقِكَ وَلاَ تَبْسُطْهَاكُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُوماً مَّحْسُوراً {}
“İçinizde olanı en iyi Rabbiniz bilir. İyi kimselerseniz bilin ki O şüphesiz, Kendine başvuranları bağışlar. Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver; elindekileri saçıp savurma. Saçıp savuranlar, şüphesiz şeytanlarla kardeş olmuş olurlar; şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür. Rabbin'den umduğun rahmeti elde etmek için, hak sahiplerinden yüz çevirmek zorunda kalırsan, onlara hiç değilse tatlı bir söz söyle. Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz olma, yoksa pişman olur, açıkta kalırsın.”
Yüce Allah’ın bizden yapmamızı istediği şeyler bize zararlı olan şeylerdir. Bu zararlı şeylerden uzak duralım ki dünya ve ahiret mutluluğunu elde etmiş oluruz.
إِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَلِمَن يَشَاءُ وَيَقْدِرُ إِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِهِ خَبِيراً بَصِيراً {} وَلاَ تَقْتُلُواْأَوْلادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلاقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُم إنَّ قَتْلَهُمْ كَانَخِطْءاً كَبِيراً {}
“Doğrusu senin Rabbin dilediği kimsenin rızkını genişletir ve bir ölçüye göre verir. O kullarını gören ve haberdar olandır. Çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin. Biz onlara da size de rızık veririz. Onları öldürmek, şüphesiz büyük bir günahtır.”
وَلاَ تَقْرَبُواْ الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءسَبِيلاً {} وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالحَقِّ وَمَنقُتِلَ مَظْلُوماً فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَاناً فَلاَ يُسْرِف فِّيالْقَتْلِ إِنَّهُ كَانَ مَنْصُوراً {}
“Sakın zinaya yaklaşmayın; doğrusu bu çirkindir, kötü bir yoldur. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Haksız yere öldürülenin velisine bir yetki tanımışızdır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin. Zira kendisi ne de olsa yardım görmüştür.”
وَلاَ تَقْرَبُواْ مَالَ الْيَتِيمِ إِلاَّ بِالَّتِيهِيَ أَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ أَشُدَّهُ وَأَوْفُواْ بِالْعَهْدِ إِنَّ الْعَهْدَ كَانَمَسْؤُولاً {}
“Yetimin malına ergin çağa ulaşana kadar en güzel şeklin dışında yaklaşmayın. Ahdi de yerine getirin, doğrusu verilen ahidde sorumluluk vardır.”
وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌإِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولـئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُولاً {}
“Bir şeyi ölçtüğünüz zaman, ölçüyü tam tutun, doğru teraziyle tartın. Böyle yapmak, sonuç itibariyle daha güzel ve daha iyidir.”
وَلاَ تَمْشِ فِي الأَرْضِ مَرَحاً إِنَّكَ لَن تَخْرِقَ الأَرْضَ وَلَن تَبْلُغَالْجِبَالَ طُولاً {} كُلُّ ذَلِكَ كَانَ سَيٍّئُهُ عِنْدَ رَبِّكَ مَكْرُوهاً {}
“Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri delebilir ve ne de boyca dağlara ulaşabilirsin. Rabbinin katında bunların hepsi beğenilmeyen kötü şeylerdir.” (İsra, 17/22-39)
İsra süresinden çağımızı aydınlatacak öğütlerimizi aldık. Bu öğütlerimizi hayat tarzı haline getirelim ki Rahman süresindeki şu ayetin tecellisine nail olalım.
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ
“Rabbine karşı durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır.” (Rahman, 55/46)
Miraçtan bir başka hisse alalım: “Allah (c.c.) kendisinin yolunda olanları desteksiz bırakmamıştır.”
Mekke’deki destekçisi Ebu Talibi ve ezvac-ı tahirat, annemiz, kıymetli eş Hz. Hatice’yi ahiret hayatına göndermişti efendiler Efendisi. İşte bu zamanda öyle bir mucize gerçekleşiyordu ki; Miraç Mucizesi.
Sen davanda haklı ol. Sen haklı olan davanda sebat et. Elbette iftira edenler olacaktır. Elbette seni yalanlayanlar olacaktır. Tıpkı Peygamberimizi (s.a.s.) yalanladıkları gibi. Ama sen hak olan davandan vazgeçme.
مَتَى نَصْرُ اللّهِ
“Allah’ın yardımı ne zaman” diyorsan
Bil ki;
أَلا إِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَرِيبٌ
Allah’ın yardımı sana çok yakındır.
Belki de şöyle buyruluyordu.
Ey Habibim! Dünyada destekçin olan iki önemli insanı kaybettiğine müteesir olma. Senim en büyük destekçin olarak “Ben” sana yeterim.
Yardım bekleyen sinelere Miraç bir şifa gibidir. Ey yardım bekleyen kardeşlerim! Hastalıktan biharap olmuşlar! Dertleriyle baş başa kalmışlar! Ey Suriye halkı! Myanmar’ın ortasında ezilen Burmalı Müslüman kardeşim!
Rabbimize yöneldikçe Rabbimizde bize yönelecektir. Biz Muhammedi bir sabrı gösterirsek Rabbimiz bize de Miracı nasip edecektir. Bize sığınan muhacirlere Ensar bağrımızı açarsak tüm topluma rahmet inecektir. Ekonomik krizler aşılacak, toplumsal huzur sağlanacaktır.
Miraçtan bir başka hisse daha alalım: “Sıddık” olabilmek, “Sıddık” kalabilmek ve “Sıddıklarla” beraber olabilmek.
Efendimizi tasdik eden bir Ebubekir olma vaktidir. Bugün bizde söyleyelim ve bu söylemi hayat tarzı haline getirelim. Getirelim ki sıdık olalım, getirelim ki sıdık kalalım. “O (s.a.s.) demişse doğrudur.” diyelim. Peygamberimizi sevelim, sevgimizin tezahürü olarak sünnetine tabi olalım. İşte o zaman Rabbimizde bizi çok sevecektir.
قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَفَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Al-i İmran, 3/31)
Miracı dualarla karşılayalım. Miracın müjdecisi olan Bakara süresinin ayetlerini okuyarak ve bu dualara iştirak ederek hissedar olalım.
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
“Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır. Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara, 2/285-286)
Yüce Yaratan hatalarımızı bağışlıyor. Yeter ki; O’nu (c.c.) bilelim. O’na (c.c.) yönelelim. Yeter ki, kulluğumuzun gereğini yerine getirelim. Yüce Allah (c.c.) kullarına çok lütufkâr. Çok cömert. Çok merhametli. Üç ayları fırsat bilelim. İbadetlerimizi ahlak haline getirelim. Rabbimize karşı vazifelerimizi yerine getirelim. İnsanlara karşı vazifelerimizi ise ihmal etmeyelim. 5 Haziran Çarşamba günü kavuşmayı Yüce Rabbimizden niyaz ettiğimiz Miraçtan kendi hissemize düşenleri alalım. Bu günleri ve geceleri fırsat bilelim.
Yunus Emre ne de güzel ifade ediyor.
Dünyaya gelen geçer,
bir bir şerbetin içer
bu bir köprüdür geçer,
cahiller onu bilmez
Gelin tanış olalım,
işin kolayın tutalım
sevelim sevilelim,
dünya kimseye kalmaz
Baki kalan bu dünyada bir hoş sedadır. Hoş seda bırakmak için hoşça yaşayalım. Rabbimizin Kur’an-ı Kerime Peygamberimizin sünnetine tabi olalım. Rabbim günlerimizi ve gecelerimizi mübarek eylesin. Allah’a emanet olun.