Bir Tekellüf Değil Nimet Olarak Namaz (Vaaz)

Bir Tekellüf Değil Nimet Olarak Namaz

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ

“(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah'ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.” (Ankebût, 29/45.)

İnsan olarak yaratılmak bizim elimizde değil. Biz nasıl bir varlık olacağımıza karar vermedik. Farklı birer varlık olarak yaratılabilirdik. Ama karar veren Allah’ımız (c.c.) bizi insan olarak yarattı. Bize şereflerin en büyüğünü verdi. Sadece İnsan olarak yaratmakla kalmadı bize her türlü nimeti sundu. Yaşanılacak bir yaşam nasip etti. Bu sebeple bu kadar güzellikleri bahşeden Rabbimize karşı kulun teşekkür etmesi gerekir. Bu teşekkürün ifa edilmesinin yollarından biride ibadettir.

İbadet kişiye güzel bir hayat yaşama imkânı tanır. Hayat düzenini oluşturur. Yapılanlardan zevk alınmasına sebep olur. Kulu Allah’a yaklaştırır. Kötülüklerden uzaklaştır. Hayata farklı bir anlam katar. Bakış açımızı değiştir. İstenilen şekilde yapılan ibadetler Razı olunan bir hayatın işaretidir. Dünyadaki faydasından ziyade ahirette karşılaşılacak nimetler çok daha büyüktür.

İbadetler içerisinde bir ibadet var ki Kur’an-ı Kerim’de bulunan ayetler ile Sevgili Peygamberimizin hadislerini inceldiğimizde ön plana çıkmaktadır. Bu ibadet dinin direği, göz nuru, kalp aydınlığı, dünya ve ahiret güzelliği, sıkıntılara çözüm, kapalı kapıların anahtarı, gönül serinliği, kulu Rabbine yaklaştıran Namazdır. Namaz kulun miracıdır. Peygamber Efendimize miraçta emredilen beş vakit namaz ile her bir kul kendi miracını gerçekleştirmektedir. 

Farsça bir kelime olan namaz, Kur’ân’da “salat” kelimesi ile ifade edilmektedir. “Salat”, Duâ, uylukların başındaki iki tümsek kemiği hareket ettirmek anlamlarına gelmektedir.

Din ıstılahında ise namaz, “Peygamberimizin uyguladığı şekilde yerine getirilen, kalp, dil ve bedenle birlikte yapılan bir ibadettir.” (Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, I, 190-191)

Namaz İslam’ın beş temel şartından biridir.

Kelimeyi Şehadetten sonra ilk emredilen ibadet namazdır. Peygamber Efendimiz bir hadislerinde bu hususu şöyle ifade etmektedir.

بُنِيَ الإِسَلامُ على خَمْسٍ : شَهادَةِ أَنْ لا إِلهَ إِلاَّ اللَّه ، وأَنَّ مُحمداً رسولُ اللَّهِ ، وإِقامِ الصَّلاةِ ، وَإِيتاءِ الزَّكاةِ ، وَحَجِّ البَيْتِ ، وَصَوْمِ رَمضانَ

“İslâm beş temel üzerine bina kılınmıştır: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik etmek. Namazı dosdoğru kılmak, zekâtı hakkıyla vermek, Allah’ın evi Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân 1)

Namaz amellerin en faziletsidir. Resul-ü Ekrem Efendimize İbn Mesud Hangi ameller daha faziletlidir? diye sorunca,

 – “Vaktinde kılınan namaz” buyurdu.

– Sonra hangisi? dedim.

– “Ana babaya iyilik etmek” cevabını verdi.

– Daha sonra hangisidir? diye sordum.

– “Allah yolunda cihâd etmektir” buyurdular.”( Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 1076)

Ahiret hayatında sorgu suale çekilecek ilk ibadet namazdır.

Namazın hesabı kolay olursa diğer işlerde kolay olacaktır. Namazdan kasıt ise sadece beş vakit farz namaz değildir. Beş vakit namazla kılınan Regaib sünnet denilen namazlar, beş vakit dışına Peygamber Efendimizin ibadet maksadıyla kılmış olduğu ve Revatip sünnet denilen nafile namazlar hepsi ahiret hayatında bir bütün olarak değerlendirilecektir. Farz namazlarında eksikliği olanlar için nafile namazlar eksikliği tamamlayacaktır. Bir hadiste bu husus şöyle aktarılmaktadır.

 “Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb’i:

-Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız? der. Farzların eksiği nafilelerle  tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir.” (Ebû Dâvûd, Salât 149)

 

Namaz kılanlar için bir temizlenme vaktidir.

Beş vakit arasında yapılan küçük günahların affedilmesine vesiledir. Bu sebeple büyük günaha bulaşmamış olanlar namaz vesilesi ile tertemiz hale gelirler. Zaten Mümin temiz insandır. Madden ve manen temizdir. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullahsallallahualeyhivesellem’i şöyle buyururken işittiğini söyledi:

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ ‏"‏ أَرَأَيْتُمْ لَوْ أَنَّ نَهَرًا بِبَابِ أَحَدِكُمْ، يَغْتَسِلُ فِيهِ كُلَّ يَوْمٍ خَمْسًا، مَا تَقُولُ ذَلِكَ يُبْقِي مِنْ دَرَنِهِ ‏"‏‏.‏ قَالُوا لاَ يُبْقِي مِنْ دَرَنِهِ شَيْئًا‏.‏ قَالَ ‏"‏ فَذَلِكَ مِثْلُ الصَّلَوَاتِ الْخَمْسِ، يَمْحُو اللَّهُ بِهَا الْخَطَايَا ‏.‏

– “Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir nehir olsa da, o kimse her gün bu nehirde beş defa yıkansa, kirinden bir şey kalır mı?” Sahâbîler:

– O kimsenin kirinden hiçbir şey kalmaz, dediler. Resûl-i Ekrem:

– “Beş vakit namaz işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla günahları silip yok eder” buyurdular.”( Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 1044)

Namaz günahlara kefarettir.

 Beş vakit için alınan abdest, gusül ihtiyacı için alınan gusül abdesti ve lüzum görüldükçe alınan duşlar ile temizlenen bedenler, elbiselerde namaz kılınan yerlerde temizlik yapılmasıyla maddi temizlik yapılmakta, günahlara yapılan tövbeler, beş vakit kılındığı zaman arada yapılan küçük günahların affedilmesi, yine iki Cuma arasında büyük günahlara bulaşmadıkça küçük günahların affedilmesiyle manevi temizlik yapılmaktadır. Peygamber Efendimizden aktarılan bir hadiste Efendimiz şöyle buyuruyor. “Bir müslüman, farz namazın vakti geldiğinde güzelce abdest alır, huşû içinde ve rükûunu da tam yaparak namazını kılarsa, büyük günah işlemedikçe, bu namaz önceki günahlarına keffâret olur. Bu her zaman böyledir.” (Müslim, Taharet, 7) Diğer bir hadis-i şerifte ise şöyle buyrulmaktadır.

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقُولُ ‏"‏ الصَّلَوَاتُ الْخَمْسُ وَالْجُمُعَةُ إِلَى الْجُمُعَةِ وَرَمَضَانُ إِلَى رَمَضَانَ مُكَفِّرَاتٌ مَا بَيْنَهُنَّ إِذَا اجْتَنَبَ الْكَبَائِرَ

“Büyük günahlardan kaçınıldığı müddetçe, beş vakit namaz ile iki cuma, aralarında işlenen küçük günahlara keffârettir.” (Müslim, Taharet, 14)

Namaz kişiyi kötülüklerden alıkoyar

Kur’an-ı Kerimde bir ayette de namazın kişiyi kötülüklerden alıkoyacağı müjdesi bildirilmektedir. İlgili ayet şöyledir.

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِوَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءوَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ

“Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. Şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut, 29/45)

Namaz kılan insanlara melekler dua ederler.

Bir hadiste şöyle buyrulmaktadır. “Sizden biriniz, abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde oturduğu müddetçe, melekler kendisine:

– Allahım! Bunu bağışla, buna rahmetinle muamele et, diye dua ederler.” (Buhârî, Ezân 36)

Peygamber Efendimiz namazı bir şükür vesilesi olarak görmüştür. Hz. Aişe (r.a.) Annemizden şöyle bir hadis bizlere aktarılmaktadır.

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem geceleyin kalkıp ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Bunun üzerine ona:

- Yâ Resûlallah! Senin geçmiş ve gelecek bütün hataların bağışlandığı halde niye böyle kendini yoruyorsun? dedim.

Bana cevâben:

- “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurdu. (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 1162)

Namaz cennete girmeye vesiledir.

Alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde bu hususu bizlere şöyle müjdelemektedir.

عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الصُّنَابِحِيِّ، فَقَالَ عُبَادَةُ بْنُ الصَّامِتِ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ ‏"‏ خَمْسُ صَلَوَاتٍ افْتَرَضَهُنَّ اللَّهُ تَعَالَى مَنْ أَحْسَنَ وُضُوءَهُنَّ وَصَلاَّهُنَّ لِوَقْتِهِنَّ وَأَتَمَّ رُكُوعَهُنَّ وَخُشُوعَهُنَّ كَانَ لَهُ عَلَى اللَّهِ عَهْدٌ أَنْ يَغْفِرَ لَهُ وَمَنْ لَمْ يَفْعَلْ فَلَيْسَ لَهُ عَلَى اللَّهِ عَهْدٌ إِنْ شَاءَ غَفَرَ لَهُ وَإِنْ شَاءَ عَذَّبَهُ ‏"‏ ‏.

“Allah, beş vakit namazı (kullarına) farz kılmıştır. Kim abdesti güzelce alır, beş vakit namazı vaktinde kılar, rükûunu, ve huşûunu tam yaparsa bu kimseye Allah’ın onu bağışlayacağı (ve cennete koyacağına) dair ahdi (sözü) vardır. Böyle yapmayan kimseye ise Allah’ın bir sözü yoktur. Dilerse onu bağışlar (ve cennetine koyar), dilerse ona azap eder.” (Ebû Dâvûd, Sünen, Salat, 2/9. (I, 295-296.)

Namazı cemaatle eda etmek için camiye ve cemaate gidildiği zaman ise birçok mükâfatlar vardır.

Bir hadiste Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Efendimiz şöyle buyurmaktadır. “Bir kimse evinde güzelce temizlenir, sonra Allah’ın farzlarından bir farzı yerine getirmek için Allah’ın evlerinden birine giderse, attığı adımlardan her biri bir günahı silip yok eder; diğer adımı da onu bir derece yükseltir.” (Müslim, “Mesacid”, 282) Bir diğer hadiste ise Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor. “Bir kimsenin cemaatle kıldığı namazın sevabı, evinde ve çarşı pazarda kıldığı namazdan  yirmi beş kat daha fazladır. O kimse abdestini güzelce alıp, sonra sadece namaz kılmak maksadıyla mescide giderse attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir hatası da silinir. Namazını kıldıktan sonra abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde kaldığı müddetçe, melekler ona:

Allahım! Ona rahmetinle muamele et, ona acı! diyerek dua etmeye devam ederler. O kimse  namazı beklediği sürece namazda imiş gibidir.” (Buhârî, Ezân 30) 

Namaz kılan kimse, Rabbi ile ve meleklerle beraber olduğunu bilmelidir

Bu konuda Peygamberimiz (a.s.)’ın şu hadisi oldukça dikkat çekicidir:

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ ‏"‏ يَتَعَاقَبُونَ فِيكُمْ مَلاَئِكَةٌ بِاللَّيْلِ وَمَلاَئِكَةٌ بِالنَّهَارِ، وَيَجْتَمِعُونَ فِي صَلاَةِ الْفَجْرِ وَصَلاَةِ الْعَصْرِ، ثُمَّ يَعْرُجُ الَّذِينَ بَاتُوا فِيكُمْ، فَيَسْأَلُهُمْ وَهْوَ أَعْلَمُ بِهِمْ كَيْفَ تَرَكْتُمْ عِبَادِي فَيَقُولُونَ تَرَكْنَاهُمْ وَهُمْ يُصَلُّونَ، وَأَتَيْنَاهُمْ وَهُمْ يُصَلُّونَ ‏.‏

“Gece ve gündüz melekleri sizi takip ederler. Sabah ve ikindi namazlarında toplanırlar. Sonra sizinle geceleyen melekler, ilâhî huzura çıkarlar. Rab’leri onlara, “-onları en iyi bir şekilde bildiği halde- kullarımı nasıl terk ettiniz?” diye sorar. Melekler, “Onları namaz kılarken terk ettik ve namaz kılarken bulduk.” cevabını verirler” (Buhârî, Mevâkît, 9/16. (I, 139.))

Kendimiz ve ailemizin namaz kılanlardan olması için dua etmeliyiz

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz bizlere birçok dua şekli öğretmiştir. Bu dualardan biri de Hz. İbrahim (a.s.) namaz ile ilgili duasıdır. Rabbimiz bizlere bu duayı şöyle bildirmektedir.

رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء

رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ

“Rabbim! Beni ve çocuklarımı namaz kılanlardan eyle. Rabbimiz! Duamı kabul buyur. Hesap görülecek günde, beni, anamı babamı ve inananları bağışla.” (İbrâhim, 14/40-41.)

Namazın bizler için nice hikmetleri vardır. Dünya ve ahiret için nice mükâfatları vardır. Bunun yanında ibadetlerin, özellikle namazın ifa edilmesindeki asıl maksat Allah rızası olmalıdır. Ancak böyle bir namaz kula fayda sağlayacaktır. Her türlü yapılma şekli tam olsa bile niyet halis olmayınca sonuçta huzur sağlayacak bir sonuç olmayacaktır. Amellerde asıl olan niyettir. Niyetlerimiz ise Allah Rızası olmalıdır. Görsünler diye namaz kılınmamalıdır. Namaz kılındığı için kibirlenilmemelidir.

Bütün dinlerin kendine has merasimleri vardır. Bu merasimler ile Yaratana yaklaşıldığına inanılır. Bütün dinlerde mevcut olan ve vazgeçilmezlerden olan bu merasimlerin İslam Dinindeki en önemlisi namazdır. Namaz Sevgili Peygamberimiz tarafından “Dinin direği” (Tirmizî, “Îman”, 8) olarak değerlendirilmiştir.

Namazda öyle bir zaman dilimi var ki, Efendimiz tarafından Yaratana en yakın olduğu an olarak kabul edilmiştir. İlgili hadis şöyledir. “Kulun rabbine en yakın olduğu hâl secdede bulunduğu hâldir. Bi­naenaleyh sız (secdede) duayı çok edin”( Müslim, “Salât”, 215)

Kur’an-ı Kerim’den ayetler ve Peygamber Efendimizin hadislerinden yola çıkarak sizlere sunduğumuz bu vaazımızda şu hususların ön plana çıktığını görmekteyiz.

-Beş vakit namaz İslam’ın şartlarındandır ve akıl baliğ olan bütün Müslümanlar için farzdır.

-Ferdin yaşantısını düzenleyen en faziletli ibadet namazdır.

-Kur’an’ın ifadesiyle namaz kişiyi büyük günahlara gitmekten alıkoyar. Peygamber Efendimizin ifadesiyle de küçük günahlar için kefarettir. Bu sebeple namaz kılan Müslüman günahlardan hem uzak durmuş hem var olanlar var ise arınmış demektir.

-Kabul olunan Namaz kişiyi dünyada huzura kavuştururken ahirette cennete ulaştırmaktadır.

-Kıyamet gününde sorgu suale çekilecek olunan ilk ibadet namaz olması sebebiyle, sorgusunun rahat geçmesini isteyen namaz kılmalıdır.

-Namaz huşu ile kılındığı vakitte mümini kurtuluşa erdirecektir. Çünkü kurtuluşa eren Müminlerin ilk özelliği namazlarını huşu içerisinde kılmaları zikredilmektedir.( Müminun, 23/1-2)

-Cemaatle kılınan namazlar vesilesi ile insanlar birbirleriyle kaynaşmakta bu kaynaşma ise sosyal yaşantının iyi yönde gelişmesine sebep olmaktadır.

-Namaz kılmak nasıl faziletli ise namazı beklemekte öyle faziletli ve sevap kaynağıdır.

İbadetlerimizin özünü teşkil eden namazı ise terk etmemeye gayret göstermeliyiz. Namaz ile yaşantımızı süslemeli, namaz ile maneviyatımı yükseltmeliyiz. Yüce Rabbim ibadetlerimizi makbul eylesin. Namazlarımızı huşu içerisinde ve sadece Kendi rızası için kılmayı nasip eylesin. Cumanız mübarek olsun. Allah’a emanet olun.

Ahmet ÜNAL

Uzman Vaiz

Tags

Yazdır   e-Posta