Dua İbadetin Özüdür

Dua sözlükte, “çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek” anlamına gelir. Din literatüründe ise, insanın bütün benliğiyle Allah’a yönelerek maddi ve manevi isteklerini O’na arz etmesi demektir. Dua bu haliyle yaratılanın her şeye ihtiyaçlı olduğunu kabul etmesi ve Yaratanının ise, ihtiyaçlarına cevap verecek olmasına karşı duymuş olduğu bir inancın ifadesidir.

Sevgili Peygamberimizin ifadesiyle “Dua ibadetin özüdür.”[1] Başka bir hadiste “Dua ibadettir.”[2] buyrulmak suretiyle duada bulunan kişinin ayrıca ibadet sevabı da alacağına işaret edilmektedir.  Bu sebeple dua insanı Rabbine götüren en temel yollardan biridir.

İnsan yapacağı işlerde devamlı Yüce Allah’a muhtaçtır.

Allah-u Teala’nın dilemesi olmadan kulların dilemesi mümkün değildir. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de insanlardan dua konusunda en temel istenen şey Alla’tan başkasına dua edilmemesidir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.

فَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهاً آخَرَ فَتَكُونَمِنَ الْمُعَذَّبِينَ

“Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun!”[3]

Dua, kişiye Allah katında değer kazandıran en temel unsurlardan biridir.

Bir ayette bu husus şöyle ifade edilmektedir.

قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّيلَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَاماً

(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.”[4]

Kur’an-ı Kerim’de duanın -ister darlık anında ister bolluk anında olsun- her zaman diliminde yapılması istenmektedir.

Darlık anında dua edenlerin feraha ulaştıklarında Yaratanını unutması ise, nankörce ve bencilce bir davranış şekli olduğu vurgulanmaktadır. Ayette bu durum şöyle anlatılmaktadır.

وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنسَانِأَعْرَضَ وَنَأى بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ فَذُو دُعَاء عَرِيضٍ

“İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Başına bir kötülük gelince de yalvarmaya koyulur.”[5] Yine birçok ayette sıkıntı halinde Allah’a yalvaranların bu sıkıntıları bittiği zaman Allah’ı unuttukları mealen şöyle buyrulmaktadır. “Denizde size bir sıkıntı dokunduğunda bütün taptıklarınız (sizi yüzüstü bırakıp) kaybolur, yalnız Allah kalır. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.”[6] “Onları (denizde,) bir dalga gölgelikler gibi kapladığında, dini Allah’a has kılarak ona yalvarırlar. Allah onları kurtarıp karaya çıkarınca, onlardan bir kısmı orta yolu tutar. Bizim ayetlerimizi ise ancak son derece kaypak, son derece nankör olanlar inkar eder.”[7]

Dua yapılırken unutulmaması gereken bir başka husus ise dua adabıdır.

Haddi aşmadan, gizlice ve sesi kısarak, gönülden yaparak dua edilmelidir. Yüce Rabbimiz dua adabını bizlere şöyle öğretmektedir.

ادْعُواْ رَبَّكُمْ تَضَرُّعاوَخُفْيَةً إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ

“Rabbinize yalvara yakara ve sessizce dua edin. Çünkü O haddi aşanları sevmez.”[8] İbrahim (a.s.) diliyle duaya başlarken nasıl bir üslup kullanılacağı ve dua yapılırken ifadelerin nasıl kullanılacağı bizlere şöyle anlatılmaktadır.

فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِّي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ{} الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ {} وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ{} وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ {} وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّيُحْيِينِ {} وَالَّذِي أَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ{} رَبِّ هَبْ لِي حُكْماً وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ {}وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ {} وَاجْعَلْنِي مِن وَرَثَةِ جَنَّةِالنَّعِيمِ {} وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ {} وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَيُبْعَثُونَ

“…Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah dostumdur. O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. O, bana yediren ve içirendir. Hastalandığımda da O bana şifa verir. O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır. O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur. Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat. Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl." Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle. Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır. (Kulların) diriltilecekleri gün beni utandırma!"[9]

Duamızın kabulü için acele etmemeliyiz.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bizlere bu hususta şu uyarıyı yapmaktadır.

يقُولُ قَد دَعوتُ رَبِّي ، فَلم يسْتَجبْ لي

“Herhangi biriniz acele etmedikçe duası kabul edilir. (Kul acele ederek) Rabbime kaç defa dua ettim de duamı kabul etmedi, der.” (Buhârî, Daavât 22)

Başka bir rivayette ise Efendimiz (s.a.s) duamızın kabul olması noktasında şu tavsiyeyi yapmaktadır.

لا يزَالُ يُسْتَجَابُ لِلعَبْدِ مَا لَم يدعُ بإِثمٍ ، أَوْ قَطِيعةِ رَحِمٍ ، ما لَمْ يَسْتعْجِلْ

“Bir kul günah olan veya akrabası ile darılmasına yol açan bir şeyi dilemedikçe yahut acele etmedikçe duası kabul olunur.” (Müslim,  Zikir 90, 91)

 Duayı sadece kendimiz için yapamayız.

 

Rahmet elçisi Efendimiz (s.a.s.) bir hadislerinde kardeşlerimiz için yapacağımız duanın karşılığının ne olduğunu bizlere şöyle müjdeliyor.

 

ما مِن عبْدٍ مُسْلِمٍ يَدعُو لأَخِيهِ بِظَهرِ الغَيْبِ إِلاَّ قَالَ المَلكُ ولَكَ بمِثْلٍ

 

“Bir müslüman, yanında bulunmayan bir din kardeşi için dua ederse, mutlaka melek ona, aynı şeyler sana da verilsin, diye dua eder.” (Müslim, Zikir 86.)

 Dua yaparken sadece kendimiz için değil, hem kendimiz, hem ana-babamız, yakın ve uzak akrabalarımız hem de bütün Müslüman kardeşlerimiz için dua etmeliyiz. Kur’an-ı Kerim’de bu husus için şu ifadeler kullanılmaktadır.

فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَوَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ

“Hem kendinin hem de mü’min erkeklerle mü’min kadınların günahlarının bağışlanmasını dile!”[10] Bir başka ayette duamızı nasıl yapacağımıza şöyle işaret edilmektedir.

رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ 

“Ey Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün beni, anamı-babamı ve bütün mü’minleri bağışla!”[11]

 

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerimde dua yapılırken kendi isimleri ile dua yapılmasını istemektedir. Ayet-i kerime şöyledir.

وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى فَادْعُوهُ بِهَا وَذَرُواْ الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي أَسْمَآئِهِ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ

“En güzel isimler Allah'ındır. O'na o güzel isimleriyle dua edin ve O'nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasına çarptırılacaklardır.”[12]

Dua edenin duasına icabet edilir.

Kur’an-ı Kerim’de insanlardan dua edilmesi, dua edenin duasına icabet edileceği ve nasıl dua yapılması gerektiğine dair birçok ayetler gelmiştir. Yüce Rabbimiz dua edenin duasına icabet ettiğini şöyle buyurmaktadır.

وَإِذَا سَأَلَكَعِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِفَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ

“Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.”[13]

Birçok ayette nasıl dua etmemiz gerektiği bize öğretilmiştir.

Mesela günde beş vakit namazımızın her rekâtında okuduğumuz fatiha süresi bizler için çok büyük bir dua öğretilmektedir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır.

إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ {} اهدِنَــــاالصِّرَاطَ المُستَقِيمَ {} صِرَاطَ الَّذِينَ أَنعَمتَعَلَيهِمْ غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْوَلاَ الضَّالِّينَ

 “(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. “[14] Yatsı namazların peşine okuduğumuz bakara süresinin son ayetinde yine bizlere şöylece duada bulunmamız istenmektedir.

رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْعَلَيْنَا إِصْراً كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَتُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَاأَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ

“(Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”[15] Al-i İmran süresinin ilk ayetlerinde ise şu şekilde dua edilmektedir.

رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْلَنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ

“(Onlar şöyle yakarırlar): “Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.” [16]

Peygamberler her daim dua etmişler ve bizlere en güzel dua örneklerini sunmuşlardır.

Kur’an-ı Kerim’de birçok peygamberin dilinden bizlere dualar öğretilmektedir.  Adem (a.s.) ve Havva Annemiz cennetten çıkarılmaları ile son bulan hadisenin akabinde Rablerine şöyle dua etmektedirler.

قَالاَ رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنفُسَنَا وَإِن لَّمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَالْخَاسِرِينَ

“(Adem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”[17]

İbrahim (a.s.) şöyle dua etmektedir.

رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِلَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُّسْلِمَةً لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَاإِنَّكَ أَنتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ {} رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولاًمِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَوَيُزَكِّيهِمْ إِنَّكَ أَنتَ العَزِيزُ الحَكِيمُ

“Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin.”[18]  Zekeriya (a.s.) duası ise şöyledir.

هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةًطَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء

“Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin" dedi.[19] Hz. Musa’nın dilinden bir dua şeklide şöyledir.

رَحْمَتِكَ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ  قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلأَخِي وَأَدْخِلْنَا فِي     

“(Musa da) Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kabul et. Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin! dedi.”[20] Hz. Musa’nın dilinden bizlere öğretilen ve hayatımızın birçok zamanında hatırımızda tutmamız gereken bir duada şöyledir.

قَالَرَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي {} وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي {} وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّنلِّسَانِي {} يَفْقَهُوا قَوْلِي {} وَاجْعَل لِّي وَزِيراً مِّنْ أَهْلِي {} هَارُونَأَخِي {} اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي {} وَأَشْرِكْهُ فِي أَمْرِي {} كَيْ نُسَبِّحَكَكَثِيراً {} وَنَذْكُرَكَ كَثِيراً {} إِنَّكَ كُنتَ بِنَا بَصِيراً

Mûsâ dedi ki: "Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar. Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar. Bana ailemden birini yardımcı yap, Kardeşim Hârûn'u. Onunla gücümü artır. Onu işime ortak et. Seni çok tespih edelim diye, Seni çok zikredelim diye. Çünkü sen bizi hakkıyla görmektesin."[21]

Hz. Eyyub ise çektiği sıkıntılar için şöyle niyazda bulunmaktadır.

وَأَيُّوبَ إِذْنَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ

“Eyyub'u da (an). Hani Rabbine: "Başıma bu dert geldi. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin" diye niyaz etmişti.[22] Hz. Yusuf ise Rabbine şöyle niyazda bulunmaktadır.

رَبِّقَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَالسَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِيمُسْلِماً وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ

“Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı Müslüman olarak al ve beni iyilere kat.”[23]

Ashab-ı Kehf ise mağarada şöyle duada bulunmaktadırlar.

إِذْ أَوَى الْفِتْيَةُ إِلَى الْكَهْفِ فَقَالُوا رَبَّنَا آتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةًوَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَداً

“Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, "Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır" demişlerdi.”[24] Kur’an-ı Kerim’de Sevgili Peygamberimiz tarafından şöyle duada bulunulması istenmektedir.   وَقُل رَّبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ   “(Resûlüm!) De ki: Bağışla ve merhamet et Rabbim! Sen merhametlilerin en iyisisin.”[25] Bazı ayetlerde ise Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimizin dilinden bizlere şu dualar öğretilmektedir.

وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ {} وَأَعُوذُ بِكَرَبِّ أَن يَحْضُرُونِ

De ki: "Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım. Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.”[26]

وَقُل رَّبِّأَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَل لِّي مِنلَّدُنكَ سُلْطَاناً نَّصِيراً

Deki: "Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver."[27] Daha nice Peygamberin dilinden bizlere birçok dua öğretilmekte, istenilenlere ise icabet edileceği müjdesi bizlere verilmektedir.

Geliniz! En Sevgiliden en güzel duaları ezberleyelim. O bize nasıl öğretmişsse bizde öyle dua edelim.

 

اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُك مِن خَيرِ ما سأَلَكَ مِنْهُ نبيُّكَ مُحَمَّدٌ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، وأَعُوذُ بِكَ من شَرِّ ما اسْتَعاذَ مِنْهُ نَبيُّكَ مُحمَّدٌ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، وَأَنْتَ المُسْتَعَانُ ، وعليْكَ البلاغُ ، ولا حَوْلَ ولا قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ

 “Allahım! Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in senden dilediği hayırları ben de dilerim. Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in sana sığındığı şerlerden biz de  sana sığınırız. Yardım ancak senden beklenir. İnsanı dünya ve âhirette muradına ulaştıracak sensin. Günahtan kaçacak güç, ibadet edecek kuvvet ancak Allah’ın yardımıyla kazanılabilir.” (Tirmizî, Daavât 89)

 اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مُوجِباتِ رحْمتِكَ ، وَعزَائمَ مغفِرتِكَ ، والسَّلامَةَ مِن كُلِّ إِثمٍ ، والغَنِيمَةَ مِن كُلِّ بِرٍ ، وَالفَوْزَ بالجَنَّةِ ، وَالنَّجاةَ مِنَ النَّارِ

 “Allahım! Senin rahmetini kazandıracak, bağışlamanı sağlayacak işler yapmayı, her türlü günahtan uzak durmayı, bütün iyilikleri işlemeyi, cennete kavuşup cehennemden kurtulmayı nasip etmeni niyâz ediyorum.” (Tirmizî, Vitir 17)

 اللَّهمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ حُبَّكَ ، وَحُبَّ من يُحِبُّكَ ، وَالعمَل الذي يُبَلِّغُني حُبَّكَ اللَّهُمَّ اجْعل حُبَّكَ أَحَبَّ إِلَيَّ مِن نَفسي ، وأَهْلي ، ومِن الماءِ البارد

 “Allahım! Senden seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim. Allahım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha ileri kıl!” (Tirmizî, Daavât 73)

اللَّهمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِن منْكَرَاتِ الأَخلاقِ ، والأعْمَالِ والأَهْواءِ

Allahım! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve cinsel organımın şerrinden sana sığınırım,” (Ebû Dâvûd, Vitir 32)

 اللَّهمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِن منْكَرَاتِ الأَخلاقِ ، والأعْمَالِ والأَهْواءِ

 Allahım! Kötü ahlâklı olmaktan, fena işler  yapmaktan ve yanlış inançlara sapmaktan sana sığınırım.” (Tirmizî, Daavât 126)

 Sonuç itibariyle;

Dua ibadetin özüdür.

Dua kulun Yaratıcısına yönelmesidir.

Dua kulların kulluklarının bir gereğidir.

Dua kulluk borcunun yerine getirilmesidir.

Dua hayatta karşılaşılacak sıkıntılara göğüs germede insana en büyük destektir.

Dua hayatımızın parçasıdır.

Dua Rabbimizin bizlere değer vermesine vesiledir.

Dua Rabbe giden yoldur.

Dua Peygamberler mirasıdır.

Dua ruhun Allaha yükselişidir.

Dua maddi ve manevi takviyedir.

Dua kardeşlerimize en büyük hediyemizdir.

Dua mazlumun sığınağıdır.

Dua duyarlı olmaktır.

Kur’an-ı Kerim’de ve Sevgili Peygamberimizin hadislerinde dua yapmamız istenmekte, dua yaparken tevazu içerisinde olmamız murad edilmekte, istenilecek her şeyin Yaratandan istenilmesi emredilmekte, birçok Peygamberin duada bulunduğu ve dualarına icabet edildiği örnekleriyle yaratılanlar duaya teşvik edilmektedir. Bizlerde kendisinden razı olacağımız bir hayatın arzusunu kuruyorsak Yüce Rabbimize karşı duada bulunmalı, O’na sığınmalı, O’ndan yardım beklemeliyiz.

Şaban ayını ulaştığımız şu cuma vaktinde geliniz Rabbimize dua edelim.

Ya Rabbi! Dünyada mazlum kardeşlerimiz var. Suriye'de, Mısır'da, Filistin'de, Doğu Türkistan'da, Myanmar'da, daha nice ülkelerde feryatlar, acılar arşa ulaştı. Ne olur kardeşlerimize yardım eyle. Ne olur zalimlere fırsat verme. Ramazan ayına sağlık ve sıhhatle kardeşlerimizi ve bizleri ulaştır.

Ya Rabbi! Vatan evlatlarını birbirlerine düşürmek isteyenler var. Milletimizi parçalamak vatanımızı bölmek isteyenler var. Ne olur fırsat verme.

Ya Rabbi! Dünyayı sadece kendi menfaatleri için kana bulamak isteyenler, her türlü zulmü insanlığa reva görenler var. Ne olur onların şerrinden Ümmet-i Muhammedi koru.

Ya Rabbi! Gönüllerimizi birleştir. Kalplerimize ülfet eyle. Vatanımıza dirlik, Milletimize birlik ver. Ümmet-i Muhammedin tek yürek olarak hareket etmesini bizlere lutfeyle nasip eyle.

Ya Rabbi! Hastalarımıza şifa ver. Dertlilerimize deva ver. Borçlu kardeşlerimize borçlarını ödeme kolaylığı ver.

Allah-u Teala yaptığımız ve yapacağımız dualarımızı kabul buyursun. Her daim duada bulunan kullarından eylesin. Dünya ve ahiret mutluluğu nasip etsin.

Cumanız mübarek olsun. Allah’a emanet olun.

Ahmet ÜNAL

Uzman Vaiz


[1] Tirmizî, Daavât 1

[2] Riyazü’s-Salihin, Hadis No:1438

[3] Şu’ara, 26/213

[4] Furkan, 25/77

[5] Fussilet, 41/51

[6] İsra, 17/67

[7] Lokman, 31/32

[8] Araf, 7/55

[9] Şu’ara, 26/77-87

[10] Muhammed, 49/17

[11] İbrâhim, 14/ 41

[12] Araf, 7/180

[13] Bakara, 2/186

[14] Fatiha, 1/5-7

[15] Bakara, 2/268

[16] Al-i İmran 3/8

[17] A’raf, 7/23

[18] Bakara, 2/128-129

[19] Al-i İmran, 3/38

[20] A’raf, 7/151

[21] Taha, 20/25-35

[22] Enbiya, 21/83

[23] Yusuf, 12/101

[24] Kehf, 18/10

[25] Mü’minun, 23/118

[26] Mü’minun, 23/97-98

[27] İsra, 17/80

 

Tags

Yazdır   e-Posta