Bir Yılın Muhasebesi
(Fitnelere Geçit Vermeyelim)
Geçmiş bir yıl bize gösterdi ki, Müslümanlar asla dıştan gelen zararlarla sıkıntıya girmemişlerdir. Müslümanları asıl yıkan ve dünyada Müslümanların güçlerini asıl gideren unsur, fitnelerin farkına varmadan birlik ve beraberlikleri bırakmak ve ayrılıkları körüklemek olmuştur. Bu durumu bugün anlamıyoruz. Dünkü tarihi olaylar bize hep bu durumu göstermiştir. Hz. Osman’ın, Hz. Ali’nin şahadetleri, Hz. Hasan’ın zehirlenmesi, Kerbela’da Hz. Hüseyin Efendimizin ve yakınlarının hunharca katledilmeleri, yakın zamanda Osmanlı Devleti’nin çöküşü hep bize ayrışmanın ne kadar tehlikeli bir durum olduğunu hatırlatmalıdır. Yine Çanakkale’de “Çanakkale Geçilmez” dedirten unsurun, Kurtuluş Savaşının başarıyla nihayete ermesi hep birlik ve beraberliğin tezahürüdür. Peki ya günümüz. Sözüm ona “Medeniyet çağı” denilen 21. Yüzyıl. Tek dişi kalmış canavarların elinde inim inim inleyen Müslümanların varlığı birlik ve beraberliğin ne kadar gerekli olduğunu hatırlatmalı. Filistin, Irak, Mısır, Suriye, Doğu Türkistan, Myanmar, Bangladeş vb. daha birçok ülke. İşte 2018’ten 2019’a girdiğimiz şu günlerde, Müslüman ülkelerde ise kanların akıtıldığı bu zaman diliminde vaazımıza şu ayeti hayatımıza aktarmamız gerektiği nasihatiyle başlıyoruz.
وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعاً وَلاَ تَفَرَّقُواْوَاذْكُرُواْ نِعْمَتَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْفَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَاناً وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِفَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.” (Al-i İmran, 3/103)
Ayrılıklar ateş çukurunun yanında olmaktır.
Ayrılıklar ayetin ifadesiyle ateş çukurunun yanında olmaktır. Ateş çukurunun yanında dolaşanlar ise ateşe düşme ihtimalleri çok yüksek olanlardır. Bu sebeple Müslümanlar namazda nasıl ki saflarını sık ve düzgün tutuyorlarsa, sosyal hayatta ve devletlerarası ilişkilerde de saflarını sık ve düzgün tutmalıdır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) aramızdaki saflarımızı ayrık bırakmamızdan dolayı şeytanların gireceğini bildiriyor. İşte geçmiş dönemde de Müslümanların hatalarından dolayı başlarına gelen problemleri yeniden yaşamaya başladık. Geçmiş birkaç yıl ise acı tecrübelerin bir daha yaşandığı yıllar oldu. Şimdi yeni bir muhasebe ile sizlere seslenmek istiyorum. Yeniden mi acı tecrübeleri yaşayalım? Müslümanların halleri perişanken yeni fitnelere imkân vererek daha da perişan bir hale gelelim?
Bu husustaki bir hadisi sosyal hayatla ilintilendirme arzusuyla sizlere yeniden hatırlatmak isterim.
وسِّطُوا الإِمامَ ، وَسُدُّوا الخَلَلَ
“İmamı ortanıza alınız ve saflardaki boşlukları doldurunuz.” (Ebû Dâvûd, Salât, 98)
İmtihanlardan geçmeden bu dünyadan elbette ayrılmayacağız.
Bu dünyanın asıl özü imtihan. Ana gerçek bu. Asıl gündem bu. Her türlü farklı imtihan olabilir. Kur’an bize bu hususu bildiriyor.
أَحَسِبَ النَّاسُ أَن يُتْرَكُوا أَن يَقُولُوا آمَنَّا وَهُمْ لَايُفْتَنُونَ {} وَلَقَدْ فَتَنَّا الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَلَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَصَدَقُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْكَاذِبِينَ
“İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler. Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah, doğru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.” (Ankebut, 29/2-3)
الَّذِي خَلَقَالْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلاً وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk, 67/2)
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِوَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ{} الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ{} أُولَـئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِّن رَّبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَأُولَـئِكَهُمُ الْمُهْتَدُونَ
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.” (Bakara, 2/155-157)
Ancak imtihana tabi olmamız bizim birbirimizden ayrılacağımız anlamına asla gelemez. Çünkü birbirimizden ayrılmamız imtihanlarımız arasında yoktur. Ayrılık bir imtihan değil kendi elimizle kendimizi tehlikeye atmak demektir. İşte yeni yıla hazırlanan tüm Müslüman Kardeşlerime şu ayetlerle sesleniyorum.
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَلَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurat, 49/10)
وَلاَتَكُونُواْ كَالَّذِينَ تَفَرَّقُواْ وَاخْتَلَفُواْ مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْبَيِّنَاتُوَأُوْلَـئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ
“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.” (Al-i İmran, 3/105)
Fitne her dönemde uykuda bırakılmalıdır.
Fitne toplumun bir kesimini ilgilendiren bir durum değildir. Fitne toplumun tamamına sirayet edici veya toplumun tüm kesimine bir yönüyle zarar verici unsurları barındırır. Kur’an-ı Kerimde Bakara süresinde geçen iki ayete baktığımızda fitnenin ne kadar tehlikeli olduğu şöyle vurgulanmaktadır.
وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنَ الْقَتْلِ
“Fitne (çıkarmak) adam öldürmekten daha kötüdür.” (Bakara, 2/191)
وَالْفِتْنَةُ أَكْبَرُ مِنَ الْقَتْلِ
“Fitne (çıkarmak) adam öldürmekten daha büyük bir (günahtır).” (Bakara, 2/217)
Fitnenin zararı ve büyüklüğü o kadar çoktur ki, bir insanın öldürülmesinden daha zararlı ve büyük görülmüştür. Çünkü fitne, toplumları öldüren ana unsurdur. Fitne, zararı bugünü değil geleceği de kapsayan tehlikedir.
Gün, fitnecilere, Müslümanlar arasına kötülük sokmak isteyenlere fırsat ve pirim vermeme vaktidir. Gün, aklımızı kullanma vaktidir. Gün, ölümden sonrası için çalışma vaktidir. Müslüman’ın bu hususta nasıl bir yapıya sahip olması gerektiğini Peygamberimizden öğrenelim ve öğrendiklerimizi hayat tarzı haline getirelim.
الكَيِّس مَنْ دَانَ نَفْسَهُ ، وَعَمِلَ لِما بَعْدَ الْموْتِ ، وَالْعَاجِزُ مَنْ أَتْبَعَ نَفْسَه هَواهَا ، وتمَنَّى عَلَى اللَّهِ الأماني
“Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören) dır.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 25.)
Müslümanlar musibetlerden hayır üretmesini bilir.
Müslümanlar musibetler içinde bocalamaz. Müslümanların durumları hayret vericidir. Her haliyle örnek tavırlar sergiler Müslüman. Biz bu metodu Efendimiz (s.a.s)’den öğrenmekteyiz.
عجباً ﻷمْرِ المُؤْمنِ إنَّ أمْرَهُ كلَّهُ له خيرٌ، ولَيس ذﺍك ﻷحدٍ إّﻻ للمؤمنِ: إن أصَابَتْهُ سراءُ شَكَرَ فكَانَ خيرا ﻠﻪ ، وإن أصابتهُ ضراءُ صَبَرَ فكَانَ خيرا ﻠﻪ.
“Müminin işi tuhaftır, her işi hayırdır. Bu, yalnız mümine özgü bir şeydir. Sevindirici bir işle karşılaşsa şükreder, o iş kendisi hakkında hayırlı olur. Üzücü bir işle karşılaşsa sabreder, kendisi için hayırlı olur.” (Müslim, Zühd 13)
Geliniz! Bir yılın muhasebesini iyice yapalım. Fert ve toplumsal yanlışlarımızın ve doğrularımızın farkına varalım. Hatalardan ders çıkarıp hatalardan uzak kalalım. İyiliklerimizin farkına varıp iyiliklere devam edelim. Hayatımızdan Kur’an ve Sünneti uzaklaştırmayalım. Her alanımızı Kur’an ve Sünnetin nuruyla dolduralım. Birbirimize düşmeyelim. Birlik ve beraberliğimizi bozmayalım. Müslüman olmayanları halimize güldürmeyelim.
Yeni bir yıla girerken şu iki ayet-i kerimeyi siz kıymetli cemaatime yeniden hatırlatmayı bir görev biliyorum.
وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُواْ فَتَفْشَلُواْ وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْوَاصْبِرُواْ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
“Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal, 8/46)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن جَاءكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُواأَن تُصِيبُوا قَوْماً بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ
“Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” (Hucurat, 49/6)
Yeni yıla girmek demek başka kültürlerin etkisinde kalmak demek değildir.
Yeni yıla girmek demek “vur patlasın çal oynasın” modelinde bir zaman dilimi geçirmek değildir.
Yeni yıla girmek demek haram olan içkiyi tüketmek, zinayı yapmak, kumarı oynamak değildir.
Yeni yıla girmek demek insanların içinde bulundukları sıkıntıları görmezden gelerek hayatı sadece bir oyun ve eğlence görmek değildir.
Yeni yıla girmek demek hayata dair düşüncelere dalmak demektir.
Yeni yıla girmek demek hayat muhasebesini yapabilmek demektir.
Yeni yıla girmek demek geçmiş yaşananlardan ders çıkararak gelecek yılı en güzele ulaştırma çabası içinde olmak demektir.
Yeni yıla girmek demek Yaratanın rızasına nail olma yollarına girmek demektir.
Yeni yıla girmek demek iyi olanlara yönelme kötü olanlardan uzaklaşma demektir.
Yeni yılımızın hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyor, cumanızı tebrik ediyorum. Allah’a emanet olunuz.
Ahmet ÜNAL
Uzman Vaiz