Hoşça Gel! Hoşça Kal! Hoşça Git! Ey Gözümüzün Nuru Ramazan

Hoşça Gel! Hoşça Kal! Hoşça Git! Ey Gözümüzün Nuru Ramazan

Değer veren yüce olunca değer verilende önem kazanır. Kendisine kavuşmayı umduğumuz ve kavuşmak içinde Rabbimizden niyazda bulunduğumuz Ramazan ayına değeri Yaratan verdi.  Kur’an-ı Kerimde bizlere şöyle bildirdi.

شَهْرُرَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِوَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَفَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضاً أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْأَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُالْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَاهَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran, apaçık belgeleri (kapsayan) Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz. (Bakara, 2/185)

Ramazan bize hep hoş gelmiştir. Ramazan hep hoş kalmış ve hep hoş gitmiştir. Bu Cuma vaazımızda siz kıymetli cemaatimizden kendi nefislerinize şu soruyu sormanızı arzu ediyorum: Acaba biz Ramazan’ı hoş karşılayabiliyor muyuz? Ramazan ayında hoş kalabiliyor muyuz? Ramazan ayını hoşça uğurlayabiliyor muyuz?

Geliniz! Yaratanımızın fermanına kulak verelim. Hoş yaşayalım, hoş ölelim.

Geliniz! Ramazanı karşılayalım ki; O’da bizi karşılasın.

Geliniz! Ramazanı tutalım ki; O’da bizi tutsun ve bırakmasın.

Geliniz! Rabbimize yönelelim. O’nu dil ile zikretmeye, beden ile zikir olan namaza, malın zikri olan zekât ve sadakaya, hayat zikri olan Kur’an’a yönelelim. Dünyadayken ramazanı da fırsat bilerek zikri hayat tarzı haline getirelim. Dünyadayken gözümüzü kapatmayalım ki, ahirette gözü kapalı olanlardan olmayalım. Rabbimizde bizi şöyle uyarmaktadır.

وَمَنْ أَعْرَضَ عَنذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِأَعْمَى {} قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَنِي أَعْمَى وَقَدْ كُنتُ بَصِيراً {}قَالَ كَذَلِكَ أَتَتْكَ آيَاتُنَا فَنَسِيتَهَا وَكَذَلِكَ الْيَوْمَ تُنسَى {} وَكَذَلِكَنَجْزِي مَنْ أَسْرَفَ وَلَمْ يُؤْمِن بِآيَاتِ رَبِّهِ وَلَعَذَابُ الْآخِرَةِ أَشَدُّوَأَبْقَى

“Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der. (Allah) buyurur ki: İşte böyle. Çünkü sana âyetlerimiz geldi; ama sen onları unuttun. Bugün de aynı şekilde sen unutuluyorsun! Doğru yoldan sapanı ve Rabbinin âyetlerine inanmayanı işte böyle cezalandırırız. Ahiret azabı, elbette daha şiddetli ve daha süreklidir.” (Taha, 20/124-127)

Allah’a yönelmek kişinin kendi menfaatinedir. Okumuş olduğumuz ayetten bu sonuca varmaktayız. Allah’ı zikretmeyenler için dünya ve ahiret sıkıntısı varken, Allah’ı unutmayanlar, O’nu zikredenler dünyada rahat, ahirette huzurlu. Şimdi Ramazana kavuşmayı umanlar kendi vicdanlarına seslensinler. Bu ramazan artık günahlarımızdan, hatalarımızdan sıyrılıp Rabbimize yönelme ayımı olacak? Yoksa, yoksa… Allah muhafaza kaybedenlerden mi olacağız.

Bu hususla ilgili bir başka ayet ise şöyledir.

رِجَالٌ لَّا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءالزَّكَاةِ يَخَافُونَ يَوْماً تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ

 “(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ‘tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.” (Nur, 24/37)

Aldanma dünyanın velvelesine

Hepsi boş heves bir gün öğrenirsin

Kimi hakka koşar kimi tersine

Her nefesin hesabı var görürsün

Rüya gibi hayat bir gün bitecek
Bitmeyecek gibi dalıpta batma
Mahşer günü nefsin hesap verecek
Yarın terazide azıksız kalma

Rabbin sana herşeyden daha yakın
Seni koruyupta gözetir elbet
Varlığını hisset günahtan sakın
Verdiğin o söze etme ihanet

 

Hoşça kalmak için Ramazanı fırsat bilip günah kirlerimizden arınalım.

Ramazan ümit kesilmeyeceğinin en büyük nişanesidir. Allah’tan ümit kesilmez. Tövbeleri bozanlar, günahta haddi aşanlar için gidebilecek kapı var mıdır Allah’tan başka.

Geliniz! Rabbimize yönelelim. Günahlarımızı kimseyle paylaşmadan sadece Rabbimize arz edelim. Memeden çıkan sütün bir daha memeye dönmediği gibi günahlarımızın da bir daha bize dönmeyeceği bir ramazanı yaşayalım ve bu yaşantıyı hayat tarzı haline getirelim. Rabbimizin ayetine kulak verelim.

قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنرَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعاً إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ

“Ey kendileri aleyhine çalışıp haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah günahların tümünü bağışlar” (Zümer, 39/ 53)

Hoşça bir yaşamı elde etmek için boğazımızdan geçenlere dikkat edelim.

Can boğazdan gelir ve can boğazdan çıkar. Canlar boğazdan geçenlerle ya iyi olur, ya kötü. Ruhlar boğazdan geçenlerle ya aziz olur ya zelil.

Bu ramazan, boğazımızdan aşağı geçenleri sorgulama vakti olmalı. Olmalı ki; temiz bir yaşantıyı ancak helal lokmalarla elde edeceğiz.

Nefsimizi, neslimizi ve ekinlerimizi bozmamak için çalışacağız. Allah’ın rızasını kazanmak için çalışıp çabalayacak, geçici dünyanın malına, makamına, mülküne, süsüne vb. aldanmayacağız, malımızla ve canımızla Rızâ-i Bârî için çaba göstereceğiz. Böyle bir çalışmayla ramazanı hoşça geçireceğiz. Nesilleri ve ekinleri bozanlardan olmayacağız. Kur’an bizi bu konularda şöyle uyarıyor.

وَمِنَالنَّاسِ مَن يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللّهَعَلَى مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ {} وَإِذَا تَوَلَّى سَعَىفِي الأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيِهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللّهُلاَ يُحِبُّ الفَسَادَ {} وَإِذَا قِيلَ لَهُ اتَّقِ اللّهَ أَخَذَتْهُ الْعِزَّةُبِالإِثْمِ فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ وَلَبِئْسَ الْمِهَادُ {} وَمِنَالنَّاسِ مَن يَشْرِي نَفْسَهُ ابْتِغَاء مَرْضَاتِ اللّهِ وَاللّهُرَؤُوفٌ بِالْعِبَادِ {}

“İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah'ı şahit tutar. Halbuki o, hasımların en yamanıdır. O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez. Böylesine "Allah'tan kork!" denilince benlik ve gurur kendisini günaha sevkeder. (Ceza ve azap olarak) ona cehennem yeter. O ne kötü yerdir! İnsanlardan öyleleri de var ki, Allah'ın rızasını almak için kendini ve malını feda eder. Allah da kullarına şefkatlidir.” (Bakara, 2/ 204-207)

Ramazanı hoşça geçirmenin en önemli yolu yardımlaşmadır.

Bu ramazan yardımlaşma duygularımızı harekete geçireceğimiz bir ay olmalıdır. Böylelikle yardımlaşma ahlak halini alacak. Can çıkmadan huy çıkmaz misali, yardımı öyle bir huy haline getireceğiz ki, bu aydaki yardımlaşma canlılığımızı hayatımızın tamamına öyle aktaracağız ki, bir daha terk etmeyeceğiz. Dünyamız müreffeh, ahretimiz saadet olacak. Beled süresine kulak verelim.

لَا أُقْسِمُ بِهَذَا الْبَلَدِ {} وَأَنتَ حِلٌّ بِهَذَا الْبَلَدِ {} وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ{} لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ {} أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِأَحَدٌ {} يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالاً لُّبَداً {} أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُ أَحَدٌ{} أَلَمْ نَجْعَل لَّهُ عَيْنَيْنِ {} وَلِسَاناً وَشَفَتَيْنِ {} وَهَدَيْنَاهُالنَّجْدَيْنِ {} فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ {} وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ {}فَكُّ رَقَبَةٍ {} أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ {} يَتِيماً ذَا مَقْرَبَةٍ{} أَوْ مِسْكِيناً ذَا مَتْرَبَةٍ {} ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْابِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ {}

“Andolsun bu beldeye -Ki sen bu beldedesin- Ve andolsun babaya ve ondan meydana gelen çocuğa, Biz, insanı ( yüz yüze geleceği nice ) zorluklar içinde yarattık. İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? " Pek çok mal harcadım " diyor.  Kimse onu görmedi mi sanıyor? Biz ona iki göz vermedik mi?  Bir dil ve iki dudak, Ona iki yolu (doğru ve eğriyi ) gösterdik. Fakat o, sarp yokuşu aşamadı.  O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yemek yedirmektir,  Yakınlığı olan bir yetime. Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmaktır.” (Beled, 90/1-17)

Hoşça bir ramazan geçirmek için dile sahip olmak gerek.

Ramazan bir arınma ayı. Ramazan bir korunma ayı. Dilin afetlerinden korunmakla hayatımızı hoşluğa sevk edeceğiz. Yaksa orucumuz sadece açlıktan ibaret olacak. Şimdi de Peygamberimize kulak verelim.

إِذا كَانَ يَوْمُ صَوْمِ أَحدِكُمْ ، فَلا يَرْفُثْ وَلا يَصْخَبْ ، فَإِنْ سَابَّهُ أَحَدٌ ، أَوْ قاتَلَهُ ، فَلْيَقُلْ : إِنِّي صائمٌ

"Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa, ‘ben oruçluyum desin’ (Buhari Savm 9)

مَنْ لَمْ يَدعْ قَوْلَ الزُّورِ والعمَلَ بِهِ فلَيْسَ للَّهِ حَاجةٌ في أَنْ يَدَعَ طَعامَهُ وشَرَابهُ

"Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terk etmezse,  Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez." (Buhari Savm 8)

Oruç imsak demektir. İmsak kişini kendisini yemeden, içmeden ve cinsel ilişkiden uzak tutması demektir. Bununla beraber oruçtan bekleneni elde etmek için, Reyyan kapısından geçenlerden olabilmek için dilimizi afetlerden (yalan konuşmaktan, iftira, yalan yere yemin, dedikodu, gıybet, küfürlü söz vb) korumamız gerekir.

Ramazanı karşılayan ve ramazana hazırlanan kıymetli cemaatimiz!

Bu ramazanı fırsat bilelim her birimiz.

Tüm kötülüklerimizi artık bir kenara bırakalım.

Tüm iyilikleri kuşanalım bu ramazan.

Bu ramazanda camilerimizi dolduralım. Çocuklarımızı evlere hapsetmeyelim, sokaklara salıvermeyelim. Ellerinden tutalım. Bilelim ki; her devirde yangınlar var, her devirde tufanlar var. Her devirde kaybedenler, kazananlar var. Başta kendimiz olmak üzere aile efradımızı ve gücümüz yettiği kadar tüm insanları kurtarma adına çabamızı sarf edeceğiz. Kınayanın kınamasından korkmayacak, yaptıklarımız için hiçbir ücret talep etmeyecek, bizim ücretimizi Yüce Allah vereceğine kanaat getireceğiz.

Bu ramazanda ibadetlerimizi artık ahlak haline getirelim. İbadetlerimizi kendimizden hiç ayırmayalım artık.

Bu ramazanda ne yediğimize, ne yaptığımıza, ne söylediğimize, neye baktığımıza, neyi okuduğumuza, neyi hayata aktardığımıza dikkat edelim. Yediğimiz helal olsun, yaptığımız Allah rızası olsun, söylediğimiz doğru olsun, baktığımız meşru olsun, okuduğumuz Kur’an’i olsun, hayata aktardığımız İslami olsun.

Ramazanı on bir ayın sultanı yapan Kur’an-ı Kerim’i okumalı, okutmalı, okuyanlara ve okutanlara destek olalım bu ramazan. Bu ramazanda Kur’an’ı iyice anlama çabasına girişelim, hayat rehberi olsun diye indirilen Kelamullah’ı hayat kılavuzu haline getirelim.

Bu ramazanda kardeşliğimizi en ulvi seviyeye İslam Kardeşliği seviyesine çıkaralım. Müslüman toplumların ayrıştırılmak istendiği şu günümüzde biz birbirimize ram olalım. Vatanımızın selameti, milletimizin birliği için birbirimize düşmeyelim, birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat vermeyelim.

Ramazanımız mübarek gelsin. Ramazanda tüm iyilikleri kuşanmayı Rabbimden niyaz ediyorum. Allah’a emanet olalım. Allah’a emanet olsun tüm Müslüman kardeşlerimiz. Mazlumun feryadının dindiği, muhtaçların yüzlerinin güldüğü, sıkıntıların dindirildiği bir ramazan diliyorum Yüce Yaratanımızdan.

www.guncelvaaz.com

Ahmet ÜNAL

Uzman Vaiz

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tags

Yazdır   e-Posta