"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi."
Yaratanımız kendimizi tehlikeye atmamamızı istemekte. Bir ayette bu husus şöyle bildirilmektedir.
وَأَنفِقُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ تُلْقُواْ بِأَيْدِيكُمْ إِلَى التَّهْلُكَةِ وَأَحْسِنُوَاْ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.(2)
Bugünkü vaazımızda sağlıklı bir hayat geçirmemiz için yapmamız gerekenleri sizlerle paylaşmaya çalışacağız.
Toplumsal hayatımızda önemli bir yer teşkil eden Ramazan ayında dini bir vecibeyi yerine getirmek için oruç tutulmakta ve bununla birlikte bireylerin günlük yaşantılarında önemli değişiklikler olmaktadır. Ramazan ayında yapılan en önemli beslenme değişiklikleri arasında oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün sayısını değiştirip üç ana öğün olan günlük beslenme düzeninin iki öğüne indirilmesi ve özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna tüketiminin artması yer almaktadır. Oysa oruç tutarken sağlıklı ve çeşitli besin seçenekleri ile yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması esas olmalıdır. Ramazan ayında kişilerin yaş, cinsiyet ve günlük hareketlerine göre günlük almaları gereken enerji, protein, karbonhidrat, yağ ve vitamin oranlarının değişmediği ve bu süre zarfında da sağlığın korunması açısından yeterli ve dengeli beslenmenin gerekli olduğu unutulmamalıdır.
Yeterli ve dengeli beslenmenin ramazan ayında da sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az üç öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak gerekir. Sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce yemek yemenin zararlı olduğu unutulmamalıdır. Bu durumun aksine eğer sahur öğünü, ağır yemeklerden oluşursa vücutta yağ oranı artabileceğinden kilo artışı olabilir.. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalı ve bu öğünde süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve kurubaklagil yemeklerinden oluşan bir öğün tercih edilmelidir.
Oruç tutmanın sağlıklı insanların vücut dengesinde çok önemli değişiklikler yapmadığı, ancak bazı hastalıklarda (şeker hastalığı, karaciğer yetmezliği vb.) veya özel durumlarda (hamilelik ve emziklilik) olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir. Sürekli ilaç kullanan uzun süreli hastalığı olan kişilerin ilgili uzman hekime danışmadan oruç tutmamaları önemlidir.
Oruç Tutanlar İçin Sağlıklı Beslenme Önerileri
-Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir.
-Ramazan ayında öğünler; sahur ve iftarda iki ana öğün ile, iftardan sonra 1-1.5 saat aralıklarla iki ara öğün şeklinde düzenlenmelidir.
-Oruç tutanların mutlaka sahur yapmaları sağlığın korunması açısından önemlidir. Sahur yemeğinde süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün tercih edilmelidir. Ancak gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanların midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur pilavı gibi yemekleri tüketmesi; aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile unlu gıdalardan uzak durulması uygundur.
-İftara peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlanılması, 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edilmesi uygundur. Yine enerji veren ancak kan şekerini dengeli bir biçimde yükselten bulgur pilavı, kepekli ekmek veya kepekli makarna gibi posalı besinler tercih edilmelidir.
-Günde ortalama 2- 2,5 litre su içmeye, bununla birlikte enerji verirken sıvı ihtiyacını da karşılayacak ayran, taze sıkılmış meyve suları, soda, sebze suları vd. içmeye özen gösterilmelidir.
-İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya meyve tatlıları tercih edilmelidir.
-Yemekleri hızlı yemekten kaçınmalı, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yenilmelidir.
-Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra birer saat ara ile her seferinde azar azar küçük porsiyonlar şeklinde beslenilmelidir.
-İftar yemeğinden hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek, koltukta dinlenmek yerine biraz hareket etmek, kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı olması açısından yararlı olmaktadır.
Besinlerde Dikkat Etmemiz Gerekenler
Yaşamın sürdürülebilmesi ve sağlığın korunması için yeterli ve dengeli beslenme gereklidir. Beslenmede güvenli besin tüketimi de oldukça önemlidir. Oysaki yaşamımızın temel maddesi olan besinler, satın almadan tüketime kadar geçen aşamalarda temizlik koşullarının yeterince sağlanamaması nedeniyle zararlı hale gelebilmekte ve sağlığımız için gizli bir tehlike oluşturabilmektedir.
-Besinleri güvenilir yerlerden satın almaya özen gösterilmelidir.
-Her türlü gıda maddesi satın alırken etiket bilgisi okunmalı, üretim ve son kullanma tarihi, üretim izni olup olmadığı ve saklama koşullarına dikkat edilmelidir.
-Kırık, çatlak, dışkı ile kirlenmiş yumurta satın alınmamalı, yumurtalar kullanılmadan hemen önce mutlaka yıkanmalıdır.
-Konserve satın alırken, alt ve üst kapakları şişkin, kutusu hasar görmüş, kapağı gevşemiş ve son kullanma tarihi geçmiş olanlar kesinlikle satın alınmamalıdır.
-İçme sularının güvenilir kaynaklardan satın alınmasına özen gösterilmeli, güvenilirliğinden emin olunmadığında kaynatıldıktan sonra içilmelidir.
-Özellikle yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır.
-Sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra tüketilmelidir.
-Sebze ve meyvelerin temizliğinde kesinlikle deterjan gibi kimyasal maddeler kullanılmamalıdır.
-Mümkünse yemekler günlük olarak hazırlanmalıdır.
-Kırmızı et, tavuk, balık, süt ve ürünleri gibi kolay bozulabilen riskli besinler uygun süre ve sıcaklıklarda pişirilmeli, pişmiş yemekler oda sıcaklığında 1 saatten fazla bekletilmemelidir.
-Besinleri hazırlama, pişirme ve servisinde kişisel temizlik kurallarına uyulmalı, eller yemek hazırlamadan önce mutlaka iyice yıkanmalıdır.
-Özellikle çiğ et, yumurta ve kümes hayvanları gibi besinleri hazırladıktan sonra eller iyice yıkanmalı, bu tür riskli besinler ile pişirilmeden tüketilecek sebze ve meyveleri hazırlarken ayrı doğrama tahtası ve bıçaklar kullanılmamalıdır.
-Her kullanımdan sonra besinleri hazırlarken kullanılan tüm araç gereçler ve yüzeyler deterjanlı sıcak su ile yıkanıp iyice durulanmalıdır.
El Yıkamanın Önemi
İnsanın birey olarak öncelikli görevlerinden biri Yüce Yaratan’ın kendisine emaneti olan sağlığını korumasıdır. Günümüzde toplumda hijyen uygulamalarının yaygınlaştırılması sağlığın korunması için en önemli tedbirlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Hijyen sözcüğü, sağlıklı ortamın korunması amacıyla her türlü hastalık nedeninin ortamdan uzaklaştırılması olarak tanımlanır. Hijyeni sağlamada en temel kural, ellerin doğru şekilde yıkanmasıdır. El yıkama, birey ve toplum sağlığının korunması açısından basit, ucuz, toplumun her kesimi tarafından uygulanabilir ve son derece etkili bir yöntemdir.
Ellerimizi Neden Yıkamalıyız?
Günlük yaşantımızda ellerimiz, çevre ile her türlü bağlantıyı sağlayan, bu nedenle de en fazla mikrop barındıran organımızdır. El yıkama, çok sıradan ve günlük bir iş olması nedeniyle, genellikle ihmal edilen bir konudur. Oysaki hem kendimizin hem de çevremizdekilerin sağlığını korumak ellerimizdedir. Çevre ile sürekli temas halinde olan ellerimiz yoluyla taşınan mikroplar basit bir soğuk algınlığından, A tipi sarılık, kuş gribi ve domuz gribi gibi öldürücü etkileri olabilen birçok hastalığın gelişimine neden olabilmektedir. Bu hastalıklardan korunma tedbirlerinin başında, el yıkamak gelmektedir. El yıkamak suretiyle ellerin temiz tutulması aynı zamanda, gıdalardan kaynaklanan hastalıkların azaltılmasında, ishal salgınlarının önlenmesinde, parazit ve mantar hastalıklarından korunmakta basit ancak en etkili koruma yöntemidir.
Ellerimizi Ne Zaman Yıkamalıyız?
Ellerimiz gün boyunca kirlenir. Bazı mikroplar ellerimizdeki çizik, çatlak, kir ve kıllara sıkıca yapışmış vaziyette bulunurlar ve ellerimizdeki yağ ve ter salgıları toz ve kirle de karışarak mikropların çoğalması için daha da uygun bir ortam oluştururlar. Bu nedenle, gün içerisinde sık sık ellerimizi yıkamalıyız.
Eller;
-Yemek hazırlamadan önce,
-Yemek yemeden önce ve yemek yedikten sonra,
-Hasta biriyle temas etmeden önce ve temas ettikten sonra,
-Tuvaleti kullandıktan sonra,
-Çocukların altını değiştirdikten sonra,
-Sigara içenler sigara içtikten sonra,
-Pişmemiş gıdalara (özellikle kırmızı et, tavuk, balık, yumurta) temas ettikten sonra,
-Hapşırma, öksürme gibi ağız ve burun salgıları ile temas ettikten sonra,
-Bozulmuş gıda veya çöplere dokunduktan sonra,
-Saçlar tarandıktan veya ellendikten sonra,
-Gündelik yaşamda ortak kullanılan yer ve maddelerle temastan sonra (toplu taşım araçları, para alış verişi, umumi telefon gibi)
-Kedi, köpek ve benzeri her türlü hayvana dokunduktan sonra mutlaka doğru yöntemle yıkanmalıdır.
Ellerimizi Nasıl Yıkamalıyız?
El yıkamakta amaç; ellerimize bulaşmış zararlı maddelerin ve hastalıklara yol açan mikropların uzaklaştırılmasını sağlamaktır. Elleri sadece su ile yıkamak yeterli temizliği sağlamaz. Bu nedenle, el temizliğinde su ile birlikte sabun da kullanılması gerekmektedir. Normal katı el sabunları ve sıvı sabunlar, etkileri bakımından farklı olmamakla birlikte, katı sabunlar bulunduruldukları ortamlardan dolayı, kirlilik kaynağı olabilmektedir. Bu nedenle, özellikle toplu yaşanan yerlerde el temizliğinde sıvı sabunların kullanımı tercih edilmelidir.
Etkin bir el temizliği, her seferinde doğru yıkama şeklinin uygulanması ile sağlanabilir. Sadece 30 saniyede uygulanabilecek doğru el yıkama ile pek çok bulaşıcı hastalığa karşı önlem alınabilir, kişisel ve toplum sağlığının korunmasına önemli bir katkı sağlanabilir. Gün içerisinde ellerinizi aşağıda belirtilen yöntemle sık sık yıkayınız.
-Ellerinizi ılık veya dayanabileceğiniz kadar sıcak su ile ıslatın ve sabun ile iyice köpürtün.
-Ellerinizin her yerini (bilekler, avuç içleri, parmaklar, parmak araları, el sırtı ve tırnak içleri) en az 20 saniye ovalayın.
-Ellerinizi sabun ile ovaladıktan sonra iyice durulayın.
-Mümkünse tek kullanımlık kağıt havlu ile değilse kendinize ait temiz bir havlu/bez ile ellerinizi kurulayın.
-Ortak kullanılan yerlerde ellerinizi kurulamak için kullandığınız kağıt havluyu önce, musluğu kapatmak, daha sonra, tuvalet kapısını açmak için kullanın ve çöp kutusuna atın.
Doğru el yıkama alışkanlığını kazanır ve çevremize de bu alışkanlığı aşılayabilirsek pek çok bulaşıcı hastalık ile gıda kaynaklı hastalığı önlemiş oluruz. İnanan insan her konuda örnek olmalıdır.
Ağız ve Diş Sağlığı
Ağız ve diş sağlığı genel sağlık kavramı içinde önemli bir yer tutmaktadır. Diş ve diş eti hastalıkları, ülkemizde ve dünyada en önemli sağlık sorunları arasında olup günümüzde kişisel ağız bakımına ve temizliğine gereken önemin verilmemesi, erken yaşta dişeti hastalıkları, diş çürüğü, diş çekimi ve takma diş gibi sorunları beraberinde getirmektedir. Sağlığın korunması ve sağlıklı yaşamanın en önemli şartlarından birisi de şüphesiz ki dişlerimizin sağlıklı ve bakımlı olmasıdır.
Diş hastalıkları ve diş sağlığının korunması açısından erken tanı çok önemlidir. Bu nedenle yılda en az 2 kez diş hekimine muayene olunması gerekli olup koruyucu önlemler alındığında diş ve dişeti hastalıklarının önlenebilir olduğu unutulmamalıdır.
Diş Bakımı
Dişlerimizi korumanın en etkili
yolu günde en az 2 kere düzenli olarak fırçalamaktır.
Bunun yanında dil ve diş etlerinin de
fırçalanması ağız temizliğinin sağlanmasında etkilidir. Diş
ipi her gün son yemeğin ardından diş etine
zarar vermemeye dikkat ederek uygulanmalıdır.
Ağız gargaraları her diş fırçalamanın ardından uygulandığında diş fırçası ve diş ipinin ulaşamadığı yerlere girerek ağız temizliğinin sağlanmasında gereklidir.
Çocuklara Karşı Sorumluluklarımız
Çocukların sağlığı, fiziksel ve psikolojik gelişimi için gerekli ihtiyaçların karşılanmaması ‘ihmal’ olarak tanımlanmaktadır. Çocukların sağlıklı bir birey olarak yetişebilmesi için onların ihmal ve istismarına neden olabilecek davranışlardan aileleri olarak uzak durmalıyız.
Bunun için;
-Sevgili anne baba çocuğunuzun yanında sigara içmeyin, içilmesine kesinlikle izin vermeyin...
-Sigara, alkol gibi zararlı maddeler; erken doğuma, düşük yapmaya, bebeğin beyin gelişiminin olumsuz etkilenmesine, anne ölümlerine neden olabilir. Gebelik döneminde sigara dumanına maruz kalınmamalıdır.
-Sigara alkol gibi zararlı maddeler; çocuğun astıma, akciğer kanserine yakalanma riskini artırır, sık sık hastalanmasına neden olur. Zekâ gelişimini olumsuz etkiler. Çocuk anne babaya benzemek isteyerek bu tür maddeleri kullanmaya meyilli olur.
-Hamilelik döneminde eşine destek olan babaların çocukları daha sağlıklı olmakta, eşleri ise gebelikte ve doğumda daha az sorun yaşamaktadır. Eşinize destek olmak için onunla sık sık konuşabilir, ev işlerinde yardım edebilir, sağlık kontrollerine birlikte gidebilirsiniz.
-Babanın çocuğun bakımına katılması, baba çocuk ilişkisini güçlendirir, aile ilişkilerini destekler. Çocuğunuzun beslenmesinde, ağladığında kucağınıza alıp sakinleşmesinde katkıda bulunabilirsiniz.
-Çocuğunuzla oyun oynamanız, masal anlatmanız, konuşmanız, kitap okumanız anne- baba çocuk ilişkisini güçlendirir, çocuğun daha zeki ve sosyal olmasını sağlar.(3)
Sağlıklı bir hayat ile huzurlu bir ibadet geçireceğimizi unutmayalım. Her türlü tedbiri aldıktan sonra, biz bize düşen sağlık ilkelerini gerçekleştirdikten sonra başımıza gelenlere de sabretmeyi unutmayalım. İsyan yolunu tutmayalım. Yüce Rabbim sağlıklı bir yaşam nasip etsin. Hastalarımıza şifalar, dertlilerimize devalar nasip etsin. Geceniz mübarek olsun. Allah’a emanet olsun.
Ahmet ÜNAL
Vaiz
1. Tecrid-i Sarih Terc. c.12, sh. 390.
2. Bakara, 2/195
3.Bu metin Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.