Müslümanların Dokunulmazlık Hakları (1)

Müslüman’ın Dokunulmaz Hakları (1)

Müslüman Müslüman’ın manevi kardeşidir. Bu kardeşlik Yüce yaratan tarafından tesis edilmiştir. Hepinizce malum olduğu üzere Hucurat süresinde şöyle buyrulmaktadır.

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

“Şüphesiz müminler birbiri ile kardeştirler; öyle ise dargın olan kardeşlerinizin arasını düzeltin; Allah'tan sakının, umulur ki merhamet olunursunuz.”[1]

Sevgili Peygamberimiz Müslümanlar arasında bulunması gereken kardeşliği bize şöyle bildirmektedir.

المُسْلِمُ أَخُو المُسْلِمِ ، لا يظْلِمُه ، ولا يُسْلِمهُ ، منْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حاجتِهِ ، ومَنْ فَرَّج عنْ مُسْلِمٍ كُرْبةً فَرَّجَ اللَّهُ عنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يوْمَ الْقِيامَةِ ، ومَنْ ستر مُسْلِماً سَتَرهُ اللَّهُ يَوْم الْقِيَامَةِ

“Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”[2]

Bizler Müslüman’ız. Bizler birbirimizin manevi kardeşleriyiz. Birbirimize karşı sorumluluklarımız var. Yapmamız gereken sorumluluklar olduğu gibi yapmamamız gereken sorumluluklarda var. Müslüman kardeşlerimiz için yapmamamız gerekenleri ve bu hususta Kur’an ve Sünnette bize bildirilenleri iki bölüm halinde sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

 

Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. O zaman Müslüman Müslüman’a yalan söylemez. Yalan yere şahitlik yapmaz.

Günümüzde en çok ihlal ettiğimiz yasakların başında yalan gelmektedir. Akla gelen ilk çare yalana başvurmak gibi çok hatalı bir davranışımız var. Bu hususu ise hepimiz bilmekte ancak hayata aktaramamaktayız.

Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır.

وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَاماً

“Onlar yalan yere şehadet etmezler; faydasız birşeye rastladıkları zaman yüz çevirip vakarla geçerler.”[3]

Sevgili Peygamberimiz ise doğru söylemenin ne kadar değerli olduğunu yalanın ise kişiye nasıl sıkıntılar getireceğini şöyle bildirmektedir.

إنًَّ الصِّدْقَ يهْدِي إلى الْبِرِّ وَإنَّ البرِّ يهْدِي إلى الجنَّةِ ، وإنَّ الرَّجُل ليَصْدُقُ حتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدّيقاً، وإنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إلى الفُجُورِ وإنَّ الفُجُورًَ يهْدِي إلى النارِ ، وإن الرجلَ ليكذبَ حَتى يُكْتبَ عنْدَ اللَّهِ كَذَّاباً

"Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık yoldan çıkmaya (fucûr) sürükler. Fucûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında  çok yalancı (kezzâb) diye yazılır".[4]

Bazen konuştuklarımızın nereye gittiğini bilmeyiz. Bazen konuşmak için konuşuruz. Hiçbir hikmet aramayız. Oysaki bu davranış doğru bir davranış değildir. Müslüman yapmış olduğu her işi en güzel şekilde yapmalıdır. Yoksa önemsemediğimiz bir söz neticesinde başımıza birçok sıkıntı gelebilir. Yunus Emre bu hususu şöyle şiirleştirmiştir.

Sözü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz.
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz.
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz.

Kişi bile söz demini, Demeye sözün kemini,
Bu cihan cehennemini, Sekiz cennet ede bir söz.
Yunus şimdi söz yatından, söyle sözü gayetinden,
Pek sakın o sah katından, Seni ırak ede bir söz.

Sevgili Peygamberimiz ise bir hadislerinde önemsiz saydığımız sözlerin bizlere neler kazandırıp neler kaybettirdiğini şöyle bildirmektedir.

إنَّ الْعَبْدَ لَيَتَكَلَّمُ بِالكَلِمةِ مِنْ رِضْوَانِ اللَّهِ تَعَالى مَا يُلقِي لهَا بَالاً يَرْفَعُهُ اللَّه بهَا دَرَجاتٍ ، وَإنَّ الْعبْدَ لَيَتَكلَّمُ بالْكَلِمَةِ مِنْ سَخَطِ اللَّهِ تَعالى لا يُلْقي لهَا بالاً يهِوي بهَا في جَهَنَّم

"Kul, Allah'ın hoşnut olduğu bir sözü önemsemeksizin söyleyiverir de Allah onun derecesini yüceltir. Yine bir kul Allah'ın gazabını gerektiren bir sözü hiç önemsemeksizin söyleyiverir de Allah onu bu sözü sebebiyle cehennemin dibine atar."[5]

 

Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. O zaman Müslüman Müslüman’a kötü söz söylemez. Gıybetini yapmaz.

Öncelikle bir ayet ile bu hususu ifade etmeye çalışalım. Yüce Rabbimiz Nur süresinde müminler arasında hayasızlığın yayılmasını arzu edenlerin ahirette sıkıntı bir durumla karşılaşacağını şöyle bildirmektedir.

إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَن تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ

“Müminler arasından hayâsızlığın yayılmasını arzu edenlere, işte onlara, dünya ve ahirette can yakıcı azap vardır. Allah bilir, siz ise bilmezsiniz.”[6]

Toplumumuzda vazgeçilemeyen yanlışlıklar arasında gıybet etmek, kötü, küfürlü, şerli, gönül kıran söz söylemekte üzülerek görmekteyiz ki mevcuttur. Oysaki Müslüman’a, gıybet etmek, kardeşine kötü sözler söylemekte yasak kapsamına alınmıştır.

Kur’an-ı Kerimde gıybet yasağı bizlere şöyle bildirilmektedir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيراً مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضاً أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتاً فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ رَّحِيمٌ

“Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz; Allah'tan sakının, şüphesiz Allah tevbeleri daima kabul edendir, acıyandır.”[7]

Ebu Hureyrenin rivayet ettiği ve zaman zaman hatırlatılan bir hadiste Efendimiz (s.a.s) gıybeti şöyle tarif etmektedir.

وعنْ أبي هُرَيرةَ رضي اللَّه عنهُ أنَّ رسُول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « أَتَدْرُونَ ما الغِيبةُ؟» قَالُوا : اللَّه ورسُولُهُ أَعْلَمُ . قال : « ذِكرُكَ أَخَاكَ بما يكْرَهُ » قِيل : أَفرأيْتَ إن كان في أخِي ما أَقُولُ ؟ قَالَ : « إنْ كانَ فِيهِ ما تقُولُ فَقَدِ اغْتَبْته ، وإنْ لَمْ يكُن فِيهِ ما تَقُولُ فَقَدْ بهتَّهُ »

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

- "Gıybet nedir, bilir misiniz?"

- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler. Hz. Peygamber:

- "Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır" buyurdu.

- Söylenen ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?" diye soruldu.

- "Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin;  yoksa, o zaman  ona iftira ettin demektir," buyurdu.[8]

Üzülerek görmekteyiz ki günümüzde küfürlü konuşmalar yaygın hale gelmiştir. Oysaki Müslüman’a küfür etmek fasıklık alametidir. Biz bunu Efendimiz (s.a.s)’den şöyle öğrenmekteyiz.

سِباب المُسْلِمِ فُسوقٌ ، وقِتَالُهُ كُفْرٌ

"Müslümana sövmek fâsıklık, onunla savaşmak küfürdür."[9]

Peki nasıl konuşacağız. Efendimiz bir hadislerinde konuşmayla ilgili nasıl bir davranış modeli benimsememizi veciz bir şekilde bizlere şöyle aktarmaktadır.

مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَاليَوْمِ الآخِرِ فَليقُلْ خَيْراً ، أوْ ليَصْمُتْ

"Allah'a ve âhiret gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun."[10]

Hadis-i şeriflerde ve ayetlerde görmekteyiz ki; elinden ve dilinden müminlerin emin olmadığı kimse gerçek anlamda iyi bir Müslüman olamamış demektir. Hayır söylemeyi beceremediğimiz zamanlarda susmak en güzel ilkedir. Çünkü “söz gümüşse sükût altındır.” Söylemiş olduğumuz her şey kayıt altına alınmakta ve ahirette mutlaka karşımıza çıkartılacaktır.

Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. O zaman Müslüman Müslüman’ın arasını açmak için laf götürüp getirmez.

Yüce Rabbimiz koğuculuk yapanlara itibar etmememizi bizlere bildirmektedir.

وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَّهِينٍ {} هَمَّازٍ مَّشَّاء بِنَمِيمٍ {} مَنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ {} عُتُلٍّ بَعْدَ ذَلِكَ زَنِيمٍ {} أَن كَانَ ذَا مَالٍ وَبَنِينَ

“Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.”[11]

Koğuculuk (nemime) olarak ifade edilen laf taşımak Müslüman’a yakışmayan sıfatlardandır. Ayrıca böyle davranışlar sergileyenlerin cennete giremeyeceği uyarısı vardır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) hadislerinde şöyle buyurmaktadır.

لا يَدْخُلُ الجنةَ نمَّامٌ

"Koğuculuk yapan cennete giremez."[12]

أنَّ رَسُول اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : مرَّ بِقَبريْنِ فقال : «إنَّهُمَا يُعَذَّبان ، وَمَا يُعَذَّبَانِ في كَبيرٍ ، بَلى إنَّهُ كَبيرٌ : أمَّا أحَدُهمَا ، فَكَانَ يمشِي بالنَّمِيمَةِ، وأمَّا الآخرُ فَكَانَ لا يسْتَتِرُ مِنْ بولِه

 Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem  yanından geçmekte olduğu iki mezar hakkında şöyle buyurdu:

- "Bu ikisi, kendilerince büyük olmayan birer günahtan dolayı  azâb  görüyorlar. Evet, aslında (günahları) büyüktür.  Biri koğuculuk yapardı. Diğeri ise, idrarından sakınmaz, iyice temizlenmezdi."[13]

 

Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. O zaman Müslüman Müslüman’ı hor görmez, alaya almaz ve ona lanet etmez.

Müslümanları hor görmek, alaya almak ve onlara lanet etmek Müslüman’a yakışmayacak davranışlardandır, Kur’an ve sünnette yasak kapsamına alınmıştır. Yüce Rabbimizin ayetleri ve Sevgili Peygamberimizin bu husustaki hadisleri şöyledir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَومٌ مِّن قَوْمٍ عَسَى أَن يَكُونُوا خَيْراً مِّنْهُمْ وَلَا نِسَاء مِّن نِّسَاء عَسَى أَن يَكُنَّ خَيْراً مِّنْهُنَّ وَلَا تَلْمِزُوا أَنفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْأَلْقَابِ بِئْسَ الاِسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْإِيمَانِ وَمَن لَّمْ يَتُبْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ

“Ey inananlar! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın, belki de onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da başka kadınları alaya almasınlar, belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın; birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın; inandıktan sonra yoldan çıkmış olmak ne kötü bir addır. Tevbe etmeyenler, işte onlar zalimlerdir.”[14]

بِحَسْبِ امْرِيءٍ مِنَ الشَّرِّ أن يحْقِرَ أخَاهُ المُسْلِمَ

"Müslüman kardeşini hor görmesi kişiye kötülük olarak yeter." [15]

لا تَلاعنُوا بلعنةِ اللَّه ، ولا بِغضبِهِ ، ولا بِالنَّارِ

"Birbirinize Allah'ın lâneti, gazâbı ve cehennem azâbı  ile lânet ve beddua etmeyiniz!"[16]

لَيْس المؤمِنُ بِالطَّعَّانِ ، ولا اللَّعَّانِ ولا الفَاحِشِ ، ولا البذِيِّ

"Olgun mü'min, yerici, lânetçi, kötü iş  ve kötü söz sahibi olamaz."[17]

Bugünkü vaazımızda Müslüman’ın dokunulmaz haklarının bir kısmını sizlerle paylaşmaya çalıştık. Yüce Rabbim kendi rızasına uygun işleri hayatımıza aktarmayı nasip eylesin. Müslümanlara karşı yanlış davranışlar içerisinde olanlardan değil, her daim kul hakkını gözetip, dünya ve ahret mutluluğunu kazananlardan eylesin.

www.guncelvaaz.com

Ahmet ÜNAL

Vaiz


 

[1] Hucurat, 49,10

[2] Buhari, Mezalim 3

[3] Furkan, 25/72

[4] Buhari, Edeb 69

[5] Buhari, Rikak 23

[6] Nur, 24/19

[7] Hucurat, 49/12

[8] Müslim, Birr 70

[9] Buhari, İman 36

[10] Buhari, Edep 31

[11] Kalem, 68/10-14

[12] Buhari, Edep 49

[13] Buhari, Vudu 55

[14] Hucurat, 49/11

[15] Müslim, Birr 32

[16] Ebu Davut, Edep 45

[17] Tirmizi, Birr 48

Tags

Yazdır   e-Posta