Zekatın Fıkhi Boyutu
İslam’ın beş temel esasından biride Zekattır. Zekat Müslüman, hür, akıllı ve buluğ çağına ermiş kişiler için farzdır. Zekat verecek kimsenin, temel ihtiyaçlarından ve borçlarından başka nisab miktarı veya daha fazla bir mala sahip olması gerekir. Ayrıca zekatı verilmesi gereken mal, gerçekten veya hüküm bakımından artıcı bulunmalıdır. Zekat verilecek mal kişinin elinde tam bir mülkiyete haiz olmalıdır. Yine bir maldan zekat verilebilmesi için üzerinden tam bir yıl geçmiş bulunmalıdır. Bir yıldan kasıt ise zekat verilecek malın üzerinden bir kamerî senenin geçmesidir.
Vaazımızın bu kısmında dersimize başlarken yapmış olduğumuz giriş cümlesinde kısa olarak değindiğimiz konuları fıkhi boyutlarıyla ele alalım. Zekat verecek olanlarla ilgili genel prensipler şunlardır:
-Zekat verecek şahıs Müslüman, akıllı ve baliğ, hür olmalıdır. Bu sebeple Müslüman, akıllı olmayan, baliğe ulaşmayan ve hür olmayanlar zekat vermeye mükellef değillerdir.
-Zekat verecek şahıs zekat vereceği zaman niyet etmelidir. Zekatı fakire verirken veya zekat için bir mal ayırırken bunun zekat olduğunu kalp ile niyet etmek gerekir. Dil ile söylenmesi gerekmez.
Niyet edilmeden zekata konu olan mal verilirse ve bu mal fakirin elinde ise niyet edildiği zaman o niyette geçerlidir. Ancak niyet edilmeden verilen zekat malı harcarmış ise artık o sadaka hükmüne tabi olur ki, bu durumda zekatın yeniden verilmesi gerekir.
Zekatını dağıtmak üzere birini görevlendiren veya zekatını dağıtılması için hayır kurumlarına veren kişi görevlendirdiği kişiye veya dağıtılmak üzere hayır kurumuna verdiği anda yine niyet etmesi gerekir. Sadaka dağıttıktan sonra bu benim zekatım olsun diye niyet edenin yine niyeti geçerli değildir. Niyet zekat malına yapılmalıdır.
-Zekat verecek kimse temel ihtiyaçlarından ve borçlarından başka nisap miktarı veya daha fazla bir mala sahip bulunmalıdır. Nisap miktarına malik olmayan bir kişi zekat vermekle yükümlü değildir.
Zekat mali bir ibadettir. Böyle olması sebebiyle zekat verilecek olan malda bazı şartlar aranmaktadır. Bu şartlar şunlardır.
-Zekat verilecek olan mala tam malik (sahip) olunmalıdır. Yani malın, hem kendisinin hem de menfaatlerinin, sahibinin tasarruf salâhiyet ve kudreti altında bulunmalıdır. Tam mülk olma şartının zekâta tâbi mallarda aranmasının başlıca sonuçları şunlardır:
1.Belirli sahibi olmayan mallar zekâta tâbi değildir. Buna göre halkın yararına sunulan, herkesin istifade ettiği mallar, devletin zekât, vergi ve başka gelirlerinden elde ettiği mallar belirli bir mâliki olmadığı için, zekâta tâbi değildir. Bu mallar bütün topluma aittir ve onlardan bir kısmı da fakirdir.
2.Fakir, yetim ve kimsesizlerin doyurulması, okutulması, cami, mescid, yol, köprü yapımı gibi amaçlarla hayır kuruluşlarına vakfedilen mallar zekâta tâbi değildir. Ancak oğluna, ailesine veya falanın oğullarına gibi belirli bir kişi veya kişilere yapılan vakıflar böyle değildir. Böyle vakfedilen mallar zekâta tâbidir. Çünkü bu durumda vakfedilen malın mülkiyeti vakfedenden vakfedilene geçmekte ve onda sürekli kalmaktadır.
3.Hırsızlık, gasp, rüşvet, faiz gibi haram yollarla kazanılan -haram mal- zekâta tâbi değildir. Çünkü âlimler haram malı, elinde bulunduranın mülkünü kabul etmemişler, onda tasarrufu yasaklamışlardır.
Tam malik olma ile ilgili bilinmesi gereken birkaç husus vardır. Kişi mülkiyetinde olmayan maldan zekat vermez. Elinin altında olmayan veya eline geçmesi mümkün olmayan bir malda zekat yoktur. Borçlu olan bir kişi borcuna karşılık gelecek olan maldan zekatını vermez. (Borcunu düşer kalan mal nisap miktarına ulaşırsa borcuna karşılık olan maldan değil kalanından zekat verir.) Akit yapılarak satın alınmış olan ve ele henüz geçmemiş olan bir malda ise zekat vardır. Çünkü elinde olmasa bile satın alınmıştır.
Alacağı olanlar ise; alacaklı olduğu kişinin borcunu ödemesi kuvvetli ise, oda elde bulunan bir mal gibi kabul edilip zekatı verilir. (Ancak zekat nisabının 1/5’ni tahsil etmedikçe zekatını ödemez. Tahsil edildiği anda zekat ödenir.) Alacaklının alacağı malın geri ödenmesi kuvvetli değil ise alacağı olduğu malın nisap miktarı kadarı eline geçtiğinde o malın zekatını verir.
- Bir kimse, hem kendi ihtiyacını ve hem de geçimleri kendi üzerine olan kimselerin ihtiyaçlarını karşılayan ve temel ihtiyaçlar adını alan şeylerden zekat vermez. Oturulan evler, evlerin lüzumlu eşyaları, giyinip kuşanmaya ait elbiseler, binek hayvanları, bir aylık veya bir yıllık yiyecek ve içecek şeyler, ilim sahiplerinin birer ciltten veya takımdan ibaret kitapları, sanatçıların birer takım aletleri temel ihtiyaçlardan sayılır. İşte bunlar nisap ölçüsüne girmezler. Yapmış olduğumuz izahat ışığında şu hususu ifade edebiliriz, zekata konu olan mal mükellefin kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin temel ihtiyaç maddelerinin (havâic-i asliyye) dışında olmalıdır. Farklı kesimlerin farklı temel ihtiyaçlara sahip olacağı kaçınılmazdır. Bu sebeple herkes için kesin temel ihtiyaç şudur deme imkanı yoktur. Bu sebeple temel ihtiyaçlardan kasıt: kişinin hayatını korumak ve insan onuruna yakışır bir şekilde sürdürmek için muhtaç olduğu şeylerdir. Bir kimsenin yeme, içme, barınma, sağlık, iş ve meslek edinme, seyahat, dinlenme ve eğitim gibi tabii ve temel ihtiyaçlarını içinde yaşadığı toplumun genel iktisadî seviyesine göre lüks ve aşırı sayılmayacak ölçüde gidermesi temel ihtiyaçlar olarak değerlendirilmelidir.
-Zekat olarak verilecek malın artıcı özelliğinin olması gerekir. Artıcı olmaktan kasıt hakiki veya hükmü artıcı olmasıdır. Hakiki artma; koyun, sığır, deve gibi yani hakiki olarak artışı olan (ürüme ile artan) mallardır. Aynı şekilde toprak ürünleri ve ticaret malları da hakiki artıcı özelliği olan mallardır. Para, altın (sizin kastettiğiniz araba, yat, yazlık bir ev) ise hükmü artışa sahip olan mallardır. Yani bunlarda görünüş itibariyle artma olmasa bile ticari meta olarak kullanıldığı zaman artma meydana gelmektedir. Böyle bir artışa hükmü artış denmektedir. Beş sınıf mal vardır ki, zekâta tâbidir. Bunlar; para (altın, gümüş vb.), ticaret malları, toprak ürünleri, hayvanlar, define ve madenler. Bu mallar incelendiğinde hepsinin nâmî (artıcı vasıfta) oldukları görülür.
-Zekat olarak verilecek malın ayrıca nisap miktarında olması gerekir. Nisap, Zengin olmanın asgari sınırı veya asgari zenginlik ölçüsüdür. Gümüşte nisab miktarı 200 dirhem, altında 20 miskal, hayvanlarda 5 deve, 30 sığır, 40 koyun, toprak ürünlerinde ise (cumhura göre) 5 vesktir (=buğdayda 653 kg.). Ebû Hanîfe'ye göre ise toprak ürünlerinin azı da çoğu da zekâta tâbidir. Toprak ürünlerinin zekâtında nisap aranmaz.
Zekat verilecek malda aranan bir diğer şart yıllanmadır. Yani o malın üzerinden bir kamerî yılın geçmiş olmasıdır. Buna "havelânü'l-havl" denmektedir. Altın ve gümüş para, ticaret malları ve hayvanlarda zekâtın farz olması için malın üzerinden bir kameri yılın geçmesi gerekir. Toprak mahsullerinden ödenecek olan Zekat hasadın yapılması iledir. Madenlerin ve definelerin zekâtı ise elde edildikleri zaman ödenir. Yıllanma ile ilgili bilinmesi gereken bir husus ise şudur. Malın hem sene başında hem de sene sonunda nisaba ulaşması gerekir. Bir kimse sene başında nisab miktarına ulaşan bir mala sahip olsa, bu mal sene içinde nisabın altına düşse, hatta tamamen tüketilse, fakat sene sonunda yine nisab miktarına ulaşsa, sene sonu hesabıyla zekâta tâbi olur. Bu Hanefi mezhebine göredir. Şafii ve Hanbeli mezhebine göre nisabın bütün sene boyunca bulunması gerekir. Bir mal sene içinde nisabın altına düşerse, ona zekât vâcip olmaz.
Vaazımızın bu kısmında zekat verilecek mallar nelerdir ve hangi maldan ne kadar zekat verilmelidir sorusunun cevabını verelim.
Altın ve Gümüş: Altın 80,18 grama, gümüş ise 561.2 grama ulaştığında kendilerinden 1/40 (% 2,5) zekat verilir. Bu gramlar ve daha üzerinde bulunan altın ve gümüş zekata tabidir. Hanefi mezhebine göre kadının takmış olduğu süs eşyaları da bu gramlara ulaşırsa kendisinden zekat verilmek gerekir. Diğer mezheplere göre zekat verilmez.
Para: Para altına nispetledir. Yani 80,18 gram altına eş değer ve daha üzerinde parası olanlar 1/40 (% 2,5) zekat verirler.
Ticaret Malı: Ticarete konu olan her mal, şartları tahakkuk edince zekâta tâbi olur. Bunları sayı ile sınırlamak mümkün değildir. Her çeşit giyim eşyası, gıda maddeleri, inşaat malzemeleri ticaret niyeti ile elde bulundurulursa o ticaret malıdır ve zekâta tâbidir. Tüccar sene sonunda sahip olduğu mallarının değerini hesaplar, buna mevcut parasını ve alacaklarını ilâve eder. Bulduğu toplam değerin 1/40'ını (% 2.5) zekât olarak verir. Ticaret mallarının zekâtı Hanefîler'e göre mal olarak verilebileceği gibi bu malın tutarı para olarak da ödenebilir. Şâfiîler'e göre, hangi mal zekâta tâbi ise zekâtın o maldan çıkarılıp verilmesi gerekir. Ticaret malında dikkat edilmesi gereken bir husus, Hanefîler'e göre ticaret mallarının zekâtı hesap edilirken borçlar çıkarılır. Şâfiîler'e göre ise borç zekâtı etkilemez. Kişi bir kameri yıl sonunda kişi elinde bulunan malları, parasını ve alacaklarını toplar, borç ve giderlerini çıkarır kalan maldan zekat verir.
Toprak Ürünleri: Toprak mahsullerinden verilen zekata öşür denmektedir. Öşür arazisi, yağmur veya ırmak suları ile sulanır ise, ürün elde etmek için herhangi bir harcama yapılmaz ise o zaman 1/10 nispetinde öşür verilir. Eğer öşür arazisine harcama yapılarak mahsul alınıyor ise o zaman 1/20 nispetinde öşür verilir.
Hayvanlar: (Küçük Baş): İster koyun ister keçi, isterse ikisinin karışımı olsun 40’tan 120’ye “1” koyun, 121’den 200’e “2” 200 koyundan sonra her yüz koyun için bir koyun eklenerek zekat verilir.
Büyük Baş: İster sığır, ister manda, isterse ikisinin karışımı olsun 30 sığırdan 40 sığıra kadar, zekât olarak iki yaşına basmış erkek veya dişi bir buzağı verilir. 40 sığırdan 60 sığıra kadar, üç yaşına girmiş erkek veya dişi bir dana verilir. Tam 60 sığır olunca, birer yaşını bitirmiş iki buzağı verilir. Sonra her otuz sığırda bir buzağı ve her 40 sığırda bir dana verilmek suretiyle hesap edilir.
Kira Geliri: Din İşleri Yüksek Kurulunun belirtmiş olduğu görüşe göre, kira gelirlerinden %2,5 oranında zekat verilmelidir.
Düzenli Gelir: Maaş ücretleri ve serbest kazançları düzenli gelir olarak adlandırabiliriz. Böyle geliri olan kimselerin aslî ve temel giderlerini, bu amaçlı tasarruf ve borçlarını düştükten sonra, arta kalan gelir yıl sonu itibariyle toplandığında nisab miktarına ulaşıyorsa, yılın tamamlanmasını beklemeden aylık gelirinden düzenli olarak % 2.5 oranında zekât vermesidir. Aslî ve temel giderler, yukarıda izah edilen havâic-i asliyye çerçevesine giren hususlardır.
Hisse Senedi: Hisse senedinin zekatını şirketler verebileceği gibi, senet sahibi de verebilir. Hisse senetleri, türleri ne olursa olsun, sermaye piyasalarında alınıp satılmak ve bu surette ticareti yapılmak amacıyla alınmış ise, zekat verilme tarihindeki sermaye piyasasındaki değeri üzerinden % 2.5 oranında zekâta tâbi dir
Zekatın ödenme zamanı, ödenme şekli ve ödenecek yerler ise şunlardır.
Ramazan ayında ödemek adet haline getirilmiş olsa da, zekâtın ödenmesi için tayin edilmiş bir gün veya ay yoktur. Asıl olan, vücûb şartları gerçekleşince zekâtın ödenmesidir. Zekat verecek olan şahıslarla ve verilecek olan malla ilgili genel prensipler oluştuğu zaman zekat hemen verilmelidir. Geciktirilmesinde ihtiyaç sahipleri için sıkıntılar vardır.
Zekatın ödenme şekli ise, zekata konu olan malın kendisinden zekat verilebileceği gibi, kıymetleri üzerinden de verilebilir. Kıymetinin verilmesi fakirler açısından daha uygundur. Çünkü her fakirin ihtiyacı ayrıdır. Ayrıca her bir fakirin ihtiyaç olarak duyduğu ürünlerin oranları dahi aynı değildir. Bu sebeple fakirlere kıymetleri verilir ise, onlar kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılayabileceklerdir. Bununla birlikte zekat verecek olan bir kardeşimiz zekata tabi olan malı dağıtırsa buda zekat vermiş anlamına gelmektedir.
Zekatın ödenme yerleri Kur’an tarafından tespit edilmiştir. Tevbe süresi 60. ayette şöyle buyrulmaktadır. “Sadakalar (zekatlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Bu ayetten çıkarılan hükümler ışığında zekat şu kimselere verilir.
1.Fakirler ve Miskinler: İhtiyacından fazla olarak nisap miktarı bir mala sahip olmayan kimseye fakir, Hiç bir şeye sahib olmayıp yemesi ve giymesi için dilenmeye muhtaç olan yoksula miskin denir.
2.Amiller: Zekat toplayan memurlardır
3.Müellefe-i Kulub: Kalpleri kazanılmak, İslâm'a ısındırılmak veya kötülüklerinden emin olunmak istenen yahut Müslümanlara faydalı olacakları umulan kişilerdir.
4.Rikab: Kölelerin kölelikten kurtulması için zekat verilebilir.
5.Borçlular: Borçludan maksat, borcundan fazla nisap miktarı mala sahip olmayan veya kendisinin de başkasında malı varsa da, alması mümkün olmayan kimsedir.
6. Fi-Sebillah: Bundan maksat, Allah Teâlâ'nın rızâsına uygun ve O'na yaklaşmak amacıyla yapılan her türlü hayırlı işte çalışan ve İslâm'ı yüceltmek uğruna bilfiil cihadda (sıcak harp) bulunan kimselerdir.
7.İbnüssebil: Bundan maksat yolcu, yola çıkmış ve bir süredir yolda olan kimse demektir.
Zekat verilmeyecek olan kimseler ise şunlardır. Kişi ana-babasına, eş ve çocuklarına, torunlarına, dede ve ninesine zekat veremez. Yine Müslüman olmayanlara, zenginlere, Peygamber Efendimizin neslinden gelen yakınlarına zekat verilmez.
Zekat verilirken fakirin rencide edilmemesine, onurun zedelenmemesine dikkat edilmelidir. Ayrıca önce yakın akrabalardan başlamak üzere, mahalle, köy, ilçe, şehir ve ülke sıralaması yapılmalıdır.
Yüce Rabbim bizleri zekat vereceklerden eylesin. Vereceğimiz zekatların kabul olunmasını Yüce Rabbimden temenni ediyorum. Allah’a emanet olun.<![if !supportFootnotes]>[1]<![endif]>
Ahmet ÜNAL
Vaiz
<![endif]>
<![if !supportFootnotes]> [1]<![endif]> Zekat ile ilgili Fıkhi Meseleler TDV. İlmihal, Ömer Nasuhi Bilmen İslam İlmihali, ve DİB yayınları İslam İlmihali kitaplarından derlenerek hazırlanmıştır.