بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَمَا كَانَ لِنَبِيٍّ أَنيَغُلَّ وَمَن يَغْلُلْ يَأْتِ بِمَا غَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ثُمَّ تُوَفَّى كُلُّنَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ وَهُمْ لاَ يُظْلَمُونَ
(Ali İmran 161. ayet)
Kul ve Kamu Hakkı
Muhterem Müslümanlar
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) bir gün Ashabına: “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu.” Ashâb: “Bizim aramızda müflis, parası veya malı olmayan kimsedir” dediler.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla beraber, şunu dövmüş, şuna-buna sövmüş, zina isnâd ve iftirası yapmış, şunun-bunun malını yemiş, kanını dökmüş (olarak mahşer meydanına gelen), bu sebeple de iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biten, (sevabı kalmayınca da) hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir”(1)
Değerli İnananlar
Kul hakkı, insanın can, mal ve namus gibi dokunulmazlıklarına yönelik haksızlıklar neticesinde ortaya çıkan haktır. Gıybet, yalan iftira, küfürlü söz, hırsızlık, cana kıymak kul hakkını doğurur. Kusurlu bir malı satıp müşteriyi aldatmak, borçlunun ödeme imkânı varken borcunu ödememesi kul hakkıdır. Eşlerin birbirlerine yaptıkları haksızlıklar, kadına ve çocuğa karşı şiddet uygulanması, çocukların İslami ölçüler ışığında edeple yetiştirilmemesi kul hakkıdır. Trafik kurallarına uymamak, umuma açık tuvaletleri temiz bırakmamak, yerlere tükürmek, çöpleri yerlere atmak kul hakkıdır.
Oysaki Müslüman, herkesin hak ve hukukuna saygılı olur. Müslüman’ın elinden ve dilinden herkes emin olur. Müslüman, kendisi için istemediği şeyi bir başkasına yapmaz. Müslüman, kul hakkıyla Allah’ın huzuruna çıkmaktan sakınır. Çünkü Müslüman, kul hakkını, hak sahibi bağışlamadıkça Allah’ın bağışlamayacağını bilir.
Kıymetli Müminler
Kul hakkının en kapsamlı bir şekilde ihlal edildiği durum ise kamu hakkıdır. Kamu hakkı, bir veya birkaç şahsı değil o toplumda yaşayan, o devlet çatısı altında bulunan tüm bireyleri, yani toplumu ifade etmektedir. Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde zimmete mal veya para geçirilmesi, rüşvet vermek ve almak, kamu dairelerinde çalışanların kendilerine verilen görevleri hakkıyla yerine getirmemeleri, vergi kaçırmak, kaçak su ve elektrik kullanmak gibi haksızlıklar kamu hakkının ihlal edilmesidir. Kamu hakkını ihlal eden, tövbe etmeli ve haksız bir şekilde elde ettiğinin tamamını devlete iade etmelidir. Al-i İmran süresi 161. Ayette şu uyarı yapılmaktadır. “Kim emanete hıyanet ederse (ganimet veya kamu malından aşırırsa), kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı (cezası veya mükâfatı) tastamam ödenir.”(2)
Aziz Cemaatimiz
Bir gün bu dünyadan ayrılacağımızı unutmayalım. Bu dünyanın çekiciliğine aldanmayalım. Ebedi hayatımızı hüsrana uğratabilecek kul ve kamu hakkını ihlal etmeyelim.
Hutbemi Ebu Hureyre’nin Efendimiz (s.a.s.)’den rivayet ettiği bir hadisle sonlandırıyorum. “Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm (haksızlık) varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin…”(3)
Hazırlayan
Ahmet ÜNAL
Uzman Vaiz
1. Müslim, Birr 59.
2. Al-i İmran, 3/161
3. Buhari, Mezalim, 10